Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Bayatyan/Ermenistan – 23459/03
0

Bayatyan/Ermenistan – 23459/03

Bayatyan/Ermenistan – 23459/03
Karar 7.7.2011 [BD]
Madde 9
Madde 9–1
Din veya kanaatini ifşa etmek
Bir vicdani retçinin askerlik hizmetini yapmayı reddetmesinden dolayı mahkûm edilmesi: İhlal
Olaylar – Askerlik hizmetine elverişli bir Yehova şahidi olan başvurucu, otoritelere, inancından dolayı, askerlik hizmetini yapmayı reddettiğini, ancak onun yerine, sivil bir hizmette bulunmaya hazır olduğunu bildirmiştir. Mayıs 2001 tarihinde, başvurucu askerlik hizmetini yapmaya çağrılmış, ancak bu çağrıya cevap vermemiş ve askere zorla götürülme korkusuyla konutunu geçici olarak terk etmiştir. Başvurucu askeri yükümlülüklerden kaçmakla suçlanmış ve 2002 tarihinde, iki buçuk sene hapis cezasına mahkûm edilmiştir. Başvurucu, cezasının yaklaşık olarak on buçuk ayını çektikten sonra, şartlı salıverilmiştir. Olayların olduğu dönemde, Ermenistan’da, kanun vicdani retçiler için askerlik hizmeti yerine geçecek sivil bir hizmet öngörmüyordu.
Hukuk – Madde 9
a) Kabul edilebilirlik – Bu dava AİHM’nin 9. maddenin vicdani retçilere uygulanması problemini incelediği ilk davadır. Bundan önce, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu, bir dizi kararla, bu maddeyi vicdani retçilere uygulamayı reddetmişti. Komisyon, AİHS’nin 4 § 3 b) maddesine göre, “askeri nitelikte bir hizmet[in] veya inançları gereğince askerlik görevini yapmaktan kaçınan kimselerin durumunu meşru sayan ülkelerde, bu inanca sahip kimselere zorunlu askerlik yerine gördürülecek başka bir hizmet’in zorla çalıştırma sayılmayacağından, sözleşmeci tarafların vicdani ret hakkını tanıyıp tanımama konusunda bir tercih hakkına sahip olduklarını belirtmiştir. Dolayısıyla, Komisyon, vicdani retçilerin, askerlik hizmetini reddetmekten dolayı hakkında kovuşturma açılmama hakkını güvenceye alır şekilde yorumlanamayacak olan, 9. maddenin korumasından dışlanmış olduklarına karar vermiştir. Ancak, 9. maddenin bu yorumu o dönemde baskın olan düşünceleri yansıtmaktaydı. O zamandan beridir, hem uluslararası planda, hem de Avrupa Konseyi’ne üye devletlerin hukuk sistemlerinde, önemli değişikler olmuştur. 2002–2003 yıllarında, yani başvurucunun 9. maddede güvence altına alınan haklarının kullanmasına iddia konusu müdahale olduğu zaman, üye devletlerin içinde hemen hemen bir konsensüs vardı, çünkü bu devletlerin çok büyük bir çoğunluğu vicdani ret hakkını daha önce tanımıştı. Başvurucu cezaevinden çıktıktan sonra, Ermenistan da bu hakkı tanımıştır. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 18. maddesinden vicdani ret hakkının çıktığına karar vermiştir. Ayrıca Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın 10. maddesi, vicdani ret hakkının, bu hakkın kullanılmasını düzenleyen ulusal yasalara uygun olarak tanındığını açıkça belirtmektedir. Ayrıca, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ve Bakanlar Komitesi, birçok sefer, vicdani ret hakkını tanımamış olan üye devletleri bu hakkı tanımaya çağırmış ve bu hakkın tanınması yeni üyeler için Avrupa Konseyi’ne üye olmanın ön şartı haline gelmiştir. AİHM, yukarıda belirtilen gerekçeleri dikkate alarak ve “yaşayan belge” teorisine uygun olarak, 9. maddenin yorumunu değiştirmesinin gerekli ve öngörülebilir olduğu ve bu maddeyi artık 4 § 3 b) maddesi ışığında yorumlamamak gerektiği sonucuna varır. Her halükarda, AİHS’nin hazırlık çalışmaları, 4 § 3 b) maddesinin sadece “zorla çalıştırma veya zorunlu çalışma” kavramını açıklamaya yönelik olduğunu ve bu maddenin vicdani ret hakkını ne tanıdığını ne de dışladığını göstermektedir; dolayısıyla bu düzenleme 9. maddede güvenceye alınan hakların sınırlandırılmasında kullanılamaz.
9. madde vicdani ret hakkından açıkça bahsetmese de, AİHM, askerlik hizmeti yapma zorunluluğu ile bir kişinin inancı veya, dini olsun veya olmasın, samimi ve derin kanaatleri arasında ağır ve aşılmaz bir çatışmaya dayandığı durumlarda, askerlik hizmetini ifa etmeyi reddetmenin, 9. maddedeki güvencelerin uygulanmasını sağlayacak derecede güçlü, ciddi, uyumlu ve önemli bir kanaat oluşturduğunu düşünmektedir. Başvurucu bu durumda olduğuna göre, bu olayda 9. madde uygulanır.
b) 9. maddeye saygı: Başvurucunun askerlik hizmetini ifa etmesi için kendisine yapılan çağrıya cevap vermemesi dini kanaatlerinin bir ifşasını oluşturmaktadır. Dolayısıyla, başvurucunun mahkûmiyeti dinini ifşa etme özgürlüğüne yapılmış bir müdahale oluşturmaktadır. AİHM, müdahalenin yasada öngörülüp öngörülmediğini ve meşru bir amaç izleyip izlemediğini pas geçip savunmacı devletin bu olaydaki takdir payı üzerine eğilmiştir. Avrupa Konseyi’nin neredeyse bütün üyeleri askerlik hizmetinin yerine geçecek başka alternatif hizmetler öngörmüş olduklarına göre, henüz böyle bir alternatif hizmet öngörmemiş olan bir devlet, sadece sınırlı bir takdir payına sahip olup, müdahalenin “zorlayıcı toplumsal bir ihtiyaca” cevap verdiğini kanıtlamalıdır. Olayların olduğu dönemde Ermenistan’da yürürlükte olan sistem, vatandaşlara, vicdani retçiler için ağır sonuçlar doğurabilecek, bir yükümlülük dayatıyordu. Bu sistem inanç gerekçesiyle askerlik yapmak istemeyenler için hiçbir istisna öngörmüyor, aksine başvurucu gibi askerlik hizmetini ifa etmeyi reddedenleri cezalandırıyordu. Böyle bir sistem bir bütün olarak toplumun çıkarı ile başvurucunun çıkarı arasında adil bir denge kurmuyordu. Bundan dolayı, AİHM dini inanç ve kanaatlerinin icaplarını dikkate almak için hiçbir şey öngörülmemiş olan başvurucuya verilen cezanın demokratik bir toplumda gerekli bir tedbir olmadığı kanaatindedir. Son olarak, AİHM Avrupa Konseyi’ne üye oldukları esnada, Ermeni otoriteleri, belli bir süre içerisinde, askerlik hizmeti yerine geçecek alternatif bir sivil hizmet getireceklerini resmen taahhüt etmişken (ki bunu başvurucunun mahkûmiyetinden sonra bir yıldan az bir süre içinde yapmışlardır), başvurucunun yargılanıp mahkûm edildiğini not eder. Bu şartlarda, Ermenistan’ın uluslararası yükümlülüklerine uygun olarak yürüttüğü resmi yasal değişiklik ve reform politikasıyla çelişen başvurucunun mahkûmiyetinin, zorlayıcı bir toplumsal ihtiyaca cevap verdiği kabul edilemez.
Sonuç: İhlal (Bire karşı on altı oyla).
Madde 41 – Manevi zarar için 10 000 EUR.

© Avrupa Konseyi/Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2012.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin resmi dilleri Fransızca ve İngilizce’dir. Bu çeviri, Avrupa Konseyi’nin insan haklarına destek Fonu’nun desteğiyle hazırlanmıştır (www.coe.int/humanrightstrustfund). Mahkeme’yi bağlamamaktadır ve Mahkeme, kalitesi konusunda herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarının veritabanı olan HUDOC üzerinden (http://hudoc.echr.coe.int) veya HUDOC’un bildirdiği başka veritabanları üzerinden yüklenebilir. Davanın isminin tamamen yazılması, yukarıdaki telif hakkıyla ilgili ifadelerin kullanılması ve insan haklarına destek Fonu’na referans yapılması şartıyla ticari olmayan amaçlarla kullanılabilir. Bu çevirinin tamamını veya bir kısmını ticari amaçlarla kullanmak isteyen herkesin, bu durumu belirtilen adrese bildirmesi rica olunur: publishing@echr.coe.int.
© Council of Europe/European Court of Human Rights, 2012.
The official languages of the European Court of Human Rights are English and French. This translation was commissioned with the support of the Human Rights Trust Fund of the Council of Europe (www.coe.int/humanrightstrustfund). It does not bind the Court, nor does the Court take any responsibility for the quality thereof. It may be downloaded from the HUDOC case–law database of the European Court of Human Rights (http://hudoc.echr.coe.int) or from any other database with which the Court has shared it. It may be reproduced for non–commercial purposes on condition that the full title of the case is cited, together with the above copyright indication and reference to the Human Rights Trust Fund. If it is intended to use any part of this translation for commercial purposes, please contact publishing@echr.coe.int.
© Conseil de l’Europe/Cour européenne des droits de l’homme, 2012.
Les langues officielles de la Cour européenne des droits de l’homme sont le français et l’anglais. La présente traduction a été effectuée avec le soutien du Fonds fiduciaire pour les droits de l’homme du Conseil de l’Europe (www.coe.int/humanrightstrustfund) Elle ne lie pas la Cour, et celle–ci décline toute responsabilité quant à sa qualité. Elle peut être téléchargée à partir de HUDOC, la base de jurisprudence de la Cour européenne des droits de l’homme (http://hudoc.echr.coe.int), ou toute autre base de données à laquelle HUDOC l’a communiquée. Elle peut être reproduite à des fins non commerciales, sous réserve que le titre de l’affaire soit cité en entier et s’accompagne de l’indication de copyright ci–dessus ainsi que de la référence au Fonds fiduciaire pour les droits de l’homme. Toute personne souhaitant se servir de tout ou partie de la présente traduction à des fins commerciales est invitée à le signaler à l’adresse suivante: publishing@echr.coe.int.

  Avukat   -   AİHM Kararları
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için