Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Coşkun Taştan Başvurusu (Başvuru Numarası: 2016/56443)
0

Coşkun Taştan Başvurusu (Başvuru Numarası: 2016/56443)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
COŞKUN TAŞTAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/56443)
Karar Tarihi: 2/6/2020
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
Başkan : Kadir ÖZKAYA
Üyeler : Engin YILDIRIM
Celal Mümtaz AKINCI
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Raportör : Fatma Gülbin ÖZCÜRE
Başvurucu : Coşkun TAŞTAN

I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hakkındaki adli ve idari soruşturmanın tarafsız yürütülmemesi, yargılama sırasında dinlenmesini talep ettiği tanıklarının dinlenmemesi, duruşmaya katılımının sağlanmaması, hakkında uygulanmasını talep ettiği özel ceza zamanaşımı hükmünün uygulanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının; hakkında tesis edilen ancak henüz kesinleşmeyen mahkûmiyet kararına ulusal basında yer verilmesi nedeniyle başvurucunun şeref ve itibar hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/10/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu 1974 doğumlu olup olayların gerçekleştiği tarihte Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünde doçent olarak görev yapmaktadır.
8. Başvurucu, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinde (Üniversite) rektör olan İ.A.nın yaptığını ileri sürdüğü yanlış idari tasarrufları ve kanuna aykırı uygulamalarına dair mektubu Star gazetesinde köşe yazarı olarak görev yapan B.S.G. isimli gazeteciye göndermiştir. Gönderilen mektup gazetenin 9/10/2014 tarihli nüshasında aynen yayımlanmıştır.
9. Rektörlüğün 16/3/2015 tarihli kararı ile 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nun 53. maddesinin (c) fıkrasının 2.d bendi uyarınca rektörlük makamının soruşturma emri gereği, başvurucu hakkında mektupta Rektör İ.A. ile ilgili olarak ileri sürdüğü iddialar nedeniyle ceza soruşturması açılmıştır. Soruşturma sonucunda 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 267. maddesinde düzenlenen iftira suçunu işlediği kanaatine ulaşılarak başvurucu hakkında lüzum-u muhakeme kararı verilmiş ve Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur.
10. Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma sonucunda başvurucu hakkında Ağrı 1. Asliye Ceza Mahkemesinde iftira suçundan dava açılmıştır.Ağrı 1. Asliye Ceza Mahkemesi 14/7/2015 tarihinde yetkisizlik kararı vermesi üzerine yargılamaya Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından devam olunmuştur.
11. Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda, yargılamaya konu edilen mektupta başvurucu tarafından kullanılan ifadelerin haber ve eleştiri hakkı kapsamında ele alınarak suç oluşturmayacağı sonucuna ulaşılabileceği değerlendirilmiş ise de başvurucunun mektubuna konu ettiği her bir iddianın Rektörlüğün atadığı soruşturmacı tarafından titizlikle araştırıldığı, yapılan soruşturma kapsamında başvurucu tarafından katılana yöneltilen ve zimmet veya görevi kötüye kullanma olarak nitelendirilebilecek iddialara ilişkin herhangi bir bulguya ulaşılamadığı belirtilerek başvurucunun iftira suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilmiştir.
12. Başvurucu söz konusu HAGB kararına itiraz etmiştir. İtirazı inceleyen Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi 16/6/2016 tarihli kararında HAGB kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek bu itirazı reddetmiştir. Ret kararı başvurucuya 21/9/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucu 20/10/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 2/6/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu;
i. Hakkındaki idari soruşturmanın müşteki Rektör İ.A.nın sorumluluğunda yürütülmesi ve İ.A.nın 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 53. maddesinin (c) fıkrası uyarınca Cumhuriyet savcılarıyla eşit yetki kullanması sebebi ile tabi hâkim ilkesinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini,
ii. Makalede geçen ve yargılamaya konu teşkil eden iddialarını ispatlamak için dinletmek istediği tanıkların Mahkeme tarafından dinlenmeyerek silahların eşitliği ilkesinin, savunma ve ispat hakkının ihlal edildiğini,
iii. Mahkeme tarafından ileri sürdüğü delillerin incelenmediğini,
iv. 13/12/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanunu'na göre yargılandığı davada 5187 sayılı Kanun'un 26. maddesinde açıkça tanımlanmış olan süre aşımının dikkate alınmamak sureti ile suç ve cezaların şahsiliği ilkesinin ihlal edildiğini,
v. Hakkındaki yargılamaya konu teşkil eden mektubu gazetedeki köşesinde yayımlayan gazeteci B.S.G. hakkında takipsizlik kararı verilmesine karşın kendisinin aynı mektubu yazmak ve yayımlatmak eyleminden mahkûmiyetine karar verilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini,
vi. İtiraz kanun yolu olan Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan itiraz incelemesinin yalnızca HAGB'nin koşullarının oluşup oluşmadığına yönelik şeklî bir incelemeyle sınırlı tutması sebebiyle savunma hakkının, hak arama hürriyetinin ve kanuni hâkim güvencesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
16. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ihlal iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiğini değerlendirilmiştir.
17. HAGB, sanığa yüklenen suça ilişkin yargılama sonunda cezaya hükmedilmesi hâlinde hükmün açıklanmasının belirli koşulların gerçekleşmesine bağlı olarak ertelenmesi anlamına gelmektedir. Kanunda belirtilen koşulların gerçekleşmesine karşın sanığın kabul etmemesi hâlinde HAGB kararı verilemeyeceği 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin (6) numaralı fıkrasının son cümlesinde ifade edilmektedir. Bu kapsamda yargılamanın hukuki kesinliği ifade eden bir hükümle sonuçlanmasını ya da cezaya hükmedilmesi durumunda sanığın HAGB'yi tercih etme imkânı bulunmaktadır (Ali Gürsoy, B. No: 2012/833, 26/3/2013, § 19).
18. HAGB kararı, yargılamayı hükümle sonuçlandıran bir karar niteliğinde olmayıp ceza yargılamasını sona erdiren düşme nedenlerinden biridir. 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin (10) ve (11) numaralı fıkralarında belirtildiği üzere denetim süresi içinde kasten bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde davanın düşmesine, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi veya öngörülen yükümlüklere aykırı davranılması hâlinde hükmün açıklanmasına karar verilir (Ali Gürsoy, § 21).
19. 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin (12) numaralı fıkrasında, HAGB kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Bununla birlikte ancak denetim süresi içinde kasıtlı yeni bir suç işlenmesi hâlinde hükmün açıklanmasıyla veya bu süre içinde kasıtlı yeni bir suç işlenmemesi hâlinde düşme kararıyla yargılama nihai olarak sona erdiğinde hüküm niteliği olan bu kararlara karşı kanun yoluna başvurulabilir ve esasa ilişkin itirazlar bu aşamada ileri sürülebilir (Ali Gürsoy, § 22).
20. 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin (6) numaralı fıkrasına göre sanık kabul etmediği takdirde HAGB kararı verilmez. Bu durumda ilk derece mahkemesince istinaf/temyiz kanun yolu açık olarak karar verilebilecektir. Başka bir deyişle haklarında HAGB kararı verilmesini kabul eden sanıklar, verilen kararın istinafta/temyizde yapılacak esas ve usul incelemesini talep etme hakkından vazgeçmişlerdir. Somut olayda başvurucu, yargılama sonunda hakkında HAGB kararı verilmesine rıza göstermiştir (bkz. § 10). Dolayısıyla başvurucu, söz konusu karar ile ortaya çıkan menfaatlerden yararlanmayı tercih etmiştir (Adnan Erkuş/Türkiye (k.k.), B. No: 61196/11, 4/12/2012, § 22).
21. Somut olayda yargılamalar sonunda verilen kararların temel hakları ihlal ettiği iddiası -somut başvurunun özelliği de nazara alındığında- istinaf/temyiz incelemesinde de ileri sürülebilecek iddialardandır. Başvurucunun kabulü üzerine HAGB kararı verildiği ve istinaf/temyiz yoluna başvurmayı mümkün kılan bir karar verilmesinin tercih edilmediği anlaşılmaktadır.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Şeref ve İtibar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu, hakkında verilen mahkûmiyet kararı henüz kesinleşmeden mahkûmiyetine ilişkin haberin ulusal basında yer alması sebebiyle masumiyet karinesinin ve kişilik haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
24. Masumiyet karinesi, kişinin suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilmemesini ve suçlu muamelesine tabi tutulmamasını güvence altına alır. Anayasa Mahkemesi, yargılama makamları ya da diğer devlet görevlilerinin ifadeleri veya kışkırtmasına dayanmayan basın ve yayın organlarındaki yazılar ya da bazı küçük düşürücü haberlerle ilgili şikâyetleri bir bütün olarak şeref ve itibar hakkı kapsamında değerlendirmektedir (Kürşat Eyol, B. No: 2012/665, 13/6/2013, § 26; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, § 31).
25. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
26. Somut olayda başvurucunun hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Şeref ve itibar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 2/6/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

  Avukat   -   AYM Kararları
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için