Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Danıştay 2. Daire Başkanlığı 2016/15090 E. , 2019/7393 K.
0

Danıştay 2. Daire Başkanlığı 2016/15090 E. , 2019/7393 K.

Danıştay 2. Daire Başkanlığı 2016/15090 E. , 2019/7393 K.

"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/3877
Karar No:2019/4380

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu/ANKARA
VEKİLİ : …
İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, … ili, … ilçesi, … Köyü, … parsel üzerinde Güneş Enerjisi Santrali (GES) yapılması için onaylanan proje süresinin uzatımı talebinin reddine ilişkin karara karşı yapılan itirazın reddine yönelik karara ikinci kez yapılan itiraz hakkında karar alınmasına yer olmadığı yönündeki Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun (Kurul) … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı tarafından, Güneş Enerjisi Santrali (GES) yapılması için onaylanan proje süresinin uzatımı istemiyle 03/11/2016 tarihinde başvuruda bulunulduğu, bu başvurunun reddine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararının 11/01/2017 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten 14 gün sonra 25/01/2017 tarihinde anılan karara karşı itiraz edilmek suretiyle davalı idareye başvuruda bulunulduğundan, işlemeye başlamış olan dava açma süresinin bu tarihte durduğu, daha sonra itirazın reddine yönelik aynı Kurul'un … tarih ve … sayılı kararının tesis edildiği, bu kararın ise davacıya 31/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, daha önce işlemiş olan 14 günlük sürenin düşülmesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 11. maddesi uyarınca 16/05/2017 tarihi itibarıyla dava açma süresinin sona erdiği görüldüğünden, 06/09/2017 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağı bulunmadığı, öte yandan, davacı tarafından her ne kadar daha önce reddedilen proje süresi uzatımı talebinin yeniden değerlendirilmesi istemiyle davalı idareye 20/06/2017 tarihinde bir kez daha başvuruda bulunulmuş ise de, 03/11/2016 tarihli ilk başvurusunun 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamında yapılan bir başvuru olduğu, başka bir ifade ile anılan Kanun'un 10. maddesi kapsamında yapılan bir başvuru olmadığı dikkate alındığında, öğrenme tarihinden itibaren altmış günlük dava açma süresi geçtikten çok sonra yapılan 20/06/2017 tarihli bu başvuru hakkında idarece yeniden karar alınmasına yer olmadığı yönünde tesis edilen dava konusu işlemin geçmiş olan dava açma süresini yeniden canlandırmayacağı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu işlemin Mahkeme tarafından süresinde görülerek tebligat aşamasına geçildiği, gelen savunma dilekçesini tebliğ etmeksizin süre ret kararı verilmesinin adil yargılanma hakkının ihlâli niteliğinde olduğu, Kurul tarafından yeniden başvuruya yönlendirilmesi nedeniyle yeni başvurular yapıldığı, bu süreçte davalı idare tarafından alınan kararların hiçbirisinde Danıştay Onüçüncü Dairesi'nin idari işlemlerde aradığı kanun yolları ve başvuru sürelerine ilişkin bilgilerin yer almadığı, Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik uyarınca yapılan başvurunun, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği'nin 35. maddesi dar yorumlanarak, bağlantı anlaşmasının süresi sonunda mücbir sebepler ve Kurul tarafından uygun bulunacak hâller dışında uzamayacağı belirtilerek reddedildiği, darbe girişiminin hemen sonrasında gerçekleşen süreçte sanki hiçbir olağanüstü durum yokmuş gibi işlem tesis edildiği, süre uzatım talebinin dayanağının olağanüstü hâl dolayısıyla mal temininde yaşanan sıkıntı olduğunun belirtilmesine rağmen 31/07/2016-30/11/2016 tarihleri arasında 217,8 MW lisanssız güneş enerji tesisi geçici kabulü yapıldığı belirtilerek başvurunun reddedildiği, o süreçte tamamlanamayan kaç başvurunun olduğu üzerinde durulmadığı, gecikmenin asıl sebebinin Yönetmelikte yapılan değişiklik nedeniyle yasaklanan 250 KW'lık panellerin 265 KW'lık olanlarla değiştirilmesine ilişkin 21/07/2016 tarihli tadilat projesinin bir türlü onaylanmaması olduğu, tadilat projesinin onayı zamanında yapılmış olsaydı süre uzatmaya gerek olmaksızın projenin geçici kabul yapılabilecek aşamaya gelmiş olacağı, darbe girişimi nedeniyle kurumların görev yapamayacak hâle geldiği, kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş; "Temel hak ve hürriyetlerin korunması" başlıklı 40. maddesine, 03.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle eklenen ikinci fıkrasında ise, "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır." kuralına yer verilmiştir.
Anayasanın 40. maddesine eklenen aktarılan fıkranın gerekçesinde, değişikliğin, bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanması amacıyla ve son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk hâline gelmesi nedeniyle yapıldığına değinilmiştir.
Anayasal düzenlemeler ve değinilen gerekçeden; Devletin, kurumları vasıtasıyla tesis edilen her türlü işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak yargı yeri veya idari makamlar ile başvuru süresinin gösterilmesinin bir anayasal zorunluluk hâline getirildiği anlaşılmaktadır. Anayasa'nın bağlayıcılığı karşısında, bu zorunluluğa; yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının uymakla yükümlü oldukları sonucuna ulaşılmaktadır.
Anayasal düzenlemeler, kural olarak doğrudan uygulanacak hükümlerden olmayıp, kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılarak yaşama geçirilirler. Ancak, öğretide ve Anayasa Mahkemesi'nin kimi kararlarında, yürürlüğe konulması gereken yasal düzenlemede yer verilmesi gereken konuların Anayasa metninde açıkça kurala bağlandığı durumlarda, bir özel yasa ya da yürürlükteki yasalarda uygun değişiklik yapılması gerekmeksizin Anayasa hükümlerinin doğrudan uygulanacağı kabul edilmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasının doğrudan uygulanması gerektiğini, 08/12/2004 tarih ve E:2004/84, K:2004/124 sayılı kararında; 5225 sayılı Kanun'da, başvurulacak kanun yolu ve süresinin özel olarak düzenlenmemiş olmasının, Anayasa'nın 40. maddesine aykırılık oluşturmadığını belirterek benimsemiş ve kararında; bireyler hakkında kurulan işlemlere karşı kanun yolları, başvurulacak merciler ile sürelerin belirtilmesi yönünden Devlete verilen görevin bir zorunluluk içerdiğine, bu zorunluluk nedeniyle her yasada özel bir düzenleme yapılması gerekmediğine değinerek, Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasının, doğrudan uygulanır nitelik taşıdığını kabul etmiştir.
Devletin, işlemlerinde, bireylerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğunu düzenleyen Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasının, ayrı bir yasal düzenlemenin varlığını gerektirmeyen, doğrudan uygulanabilir nitelik taşımasından dolayı, yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak idari mercileri ve kanun yolları ile sürelerini belirtmesi zorunludur.
Bu kapsamda, Anayasa'nın 125. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 40. maddesinin ikinci fıkrasının birbirleriyle olan ilişkisine de değinmek gerekmektedir.
Anayasa'nın 125. maddesinin üçüncü fıkrasında, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı; 03/10/2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle Anayasa'nın 40. maddesine eklenen ikinci fıkrada ise, Devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu kurala bağlanmıştır.
Anayasa'da yer alan düzenlemeler, normlar hiyerarşisinde aynı düzeyde yer aldığından bu kuralların birbirine üstünlüklerinden söz etmek mümkün olmamakla birlikte, Anayasal normlar değerlendirilirken normun kabul edildiği tarihe bakılarak yorum yapılabilmesi mümkündür. Bu kapsamda, her ne kadar Anayasa'nın 125. maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı belirtilmişse de; 40. maddeye eklenen fıkrayla idari işlemlerde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağının ve sürelerinin belirtmesi zorunluluğu getirildiğinden, kişilere bildirilen idari işlemlerde başvuru süresi ve başvuru yerinin de gösterilmesi gerekmektedir. Dava açma süresini başlatacak olan Anayasa'nın amir hükmü gereğince başvuru mercii ve süresini de gösteren yazılı bildirimdir. Bunun dışındaki yazılı bildirimler, Anayasa'nın 40. maddesinin amir hükmüne uygun olmadığından, dava açma süresi işlemeye başlamaz.
Bu itibarla, Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, başvuru süresi bildirilmeyen işlemlerin ilgilisine tebliği dava açma süresini başlatmayacağından, bu tür davalarda dava açma süresinin geçmesinden sonra açılan davaların süre yönünden reddedilmemesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, … ili, … ilçesi, … Köyü … parsel üzerinde Güneş Enerjisi Santrali (GES) yapılması için onaylanan proje süresinin uzatım talebinin reddine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun (Kurul) … tarih ve … sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine yönelik aynı Kurul'un … tarih ve … sayılı kararına ikinci kez yapılan itiraz hakkında karar alınmasına yer olmadığı yönündeki … tarihli ve … sayılı işlemin tebliğ edilmesi üzerine 06/09/2017 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, Devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğunu öngören Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenlemeye rağmen, davalı idare tarafından alınan kararlarda ve bunların üst yazılarında davacının hangi kanun yolları ve mercilere başvurabileceği ve dava açma süreleri belirtilmediğinden, idarenin doğru bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve hak arama özgürlüğünün ihlâl edilmiş olması karşısında, Kurul'un … tarih ve … sayılı kararının tebliğ edildiği tarihte dava açma süresinin işlemeye başlamadığı anlaşıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 17/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

  Avukat   -   Danıştay Kararları
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için