Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Fazlı Celep Başvurusu (Başvuru Numarası: 2015/1025)
0

Fazlı Celep Başvurusu (Başvuru Numarası: 2015/1025)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
FAZLI CELEP BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/1025)
Karar Tarihi: 21/3/2018
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
Başkan : Burhan ÜSTÜN
Üyeler : Serruh KALELİ
Nuri NECİPOĞLU
Hasan Tahsin GÖKCAN
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör : Akif YILDIRIM
Başvurucu : Fazlı CELEP
Vekili : Av. Ezgi GÜNGÖREN

I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari para cezasının iptali istemiyle yapılan başvuruda itiraz dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmeden dosyanın kanun yolu denetimi yapan hâkimliğe gönderilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/1/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. R.D. isimli işçi, olayların geçtiği tarihte başvurucunun işyerinde çalışmaktadır.
7. Eskişehir Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne, işçi R.D.nin bir kısım işçilik alacağının başvurucu tarafından ödenmediği ihbar edilmiştir.
8. İhbar üzerine 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 91. maddesi gereğince değerlendirme yapılması amacıyla 30/6/2014 tarihli yazıyla bazı belgelerin 17/7/2014 tarihine kadar Eskişehir Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne ibrazı başvurucudan talep edilmiştir.
9. Anılan yazıda, davete icabet edilmemesi hâlinde 4857 sayılı Kanun'un 92. maddesine aykırı davranmaktan aynı Kanun'un 107. maddesi uyarınca idari para cezası uygulanacağı ayrıca belirtilmiştir.
10. Söz konusu davet yazısı aynı işyerinde çalışan başka bir işçiye 15/7/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu, bu tebliğin usulsüz olduğunu bireysel başvuru öncesinde dile getirmemiştir.
11. Başvurucu, belirtilen süre içinde müracaat etmemiş ve ilgili Kurumdan belgelerin ibrazı nedeniyle süre talebinde de bulunmamıştır. Bunun üzerine Eskişehir Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünce başvurucuya 4857 sayılı Kanun'un 108. maddesine dayanılarak aynı Kanun'un 107. maddesi uyarınca 12.181 TL idari para cezası verilmiştir.
12. Başvurucu, anılan idari para cezasının iptali istemiyle Eskişehir 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) başvurmuştur. Başvuruya karşı idare tarafından verilen cevapta, ilgili başvuru dilekçesinin ilgiliye tebliğ edildiği, başvurucunun davet yazısının gereklerini yerine getirmediği gibi ek süre talebinde de bulunmadığı belirtilmiş; idari para cezasının iptali isteminin reddine karar verilmesi talep olunmuştur. Başvurucunun bu cevaptan haberdar olmadığına dair bir iddiası bulunmamaktadır.
13. Hâkimlik 20/11/2014 tarihli kararıyla idari para cezasının iptal istemini kabul etmiştir. Gerekçede, ilgiliye savunma için en az bir haftalık makul bir süre verilmeden -iki gün sonraki randevuya gelmediği gerekçesiyle- orta ölçekli bir esnafı maddi olarak yıkacak derecede bir ceza ile cezalandırmanın adalet ve hukuk ilkeleri ile bağdaşmayacağı belirtilmiştir.
14. Anılan karara idare tarafından itiraz edilmiştir. Daha önce cevap dilekçesinde dile getirilen gerekçelerle yapılan itiraz, Eskişehir 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/12/2014 tarihli kararıyla kabul edilerek idari para cezasının iptali istemine ilişkin başvurunun reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun davet yazısına uymadığı gibi ek süre verilmesi talebinde de bulunmadığı, bu sebeplerle idari yaptırım kararının hukuka uygun olduğu ifade edilmiştir.
15. Bu karar başvurucuya 18/12/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 16/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 4857 sayılı Kanun'un 92. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
“Teftiş, denetleme ve incelemeler sırasında işverenler, işçiler ve bu işle ilgili görülen başka kişiler izleme, denetleme ve teftişle görevli iş müfettişleri ve işçi şikayetlerini inceleyen bölge müdürlüğü memurları tarafından çağrıldıkları zaman gelmek, ifade ve bilgi vermek, gerekli olan belge ve delilleri getirip göstermek ve vermek; iş müfettişlerinin birinci fıkrada yazılı görevlerini yapmaları için kendilerine her çeşit kolaylığı göstermek, bu yoldaki isteklerini geciktirmeksizin yerine getirmekle yükümlüdürler."
18. 4857 sayılı Kanun’un 107. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Bu Kanunun;
a) 92 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen,
...
işveren veya işveren vekiline sekizbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 21/3/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Başvurucu, Eskişehir 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararına idare tarafından yapılan itiraza ilişkin dilekçenin tarafına tebliğ edilmediğini, dolayısıyla buna karşı cevaplarını sunmadan kanun yolu denetiminin yapıldığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes "iddia", "savunma" ve "adil yargılanma" hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak "iddia" ve "savunma" hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).
22. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine "ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına "silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama" ilkelerinin de dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının "silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama" ilkelerini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir.
23. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32). Bu usul güvencesi gereğince uyuşmazlığın her iki tarafına da savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkânı tanınmasını kapsamaktadır (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 18).
24. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılama ilkesi, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir (Hüseyin Sezen, B. No: 2013/1793, 18/9/2014, § 38).
25. Hakkaniyete uygun yargılanmanın temel unsurları, yargılamanın “çelişmeli” olması ve taraflar arasında “silahların eşitliği”nin sağlanmasıdır. Anılan ilkeler uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması olanaklı değildir. Ancak silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri uyarınca taraflara delillerini sunma ve inceletme noktasında uygun imkânların tanınıp tanınmadığı yargılamanın bütünü nazara alınarak değerlendirilecektir. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamındaki görevi, somut olayın usul kurallarına uygunluğunu denetlemek değil adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerin somut olayda ihlal edilip edilmediğini yargılamanın bütünü ışığında denetlemektir.
26. Somut olayda, Hâkimlik kararının kaldırılması için verilen itiraz dilekçesinde esasen başvurucunun yorumlarını gerektirecek daha önce tartışılmayan konulara ilişkin yeni herhangi bir argüman ileri sürülmemektedir. Söz konusu dilekçenin esaslı değerlendirmeler ya da başvurucunun bilgisi dâhilinde olmayan ek açıklamalar içermediği, usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Hâkimlik kararın kaldırılmasının talep edildiği görülmektedir. Bu nedenle kanun yolu denetimi sırasında başvurucunun haberdar olduğu bilgilere göre karar verdiği görülmektedir. Yargılamaya bir bütün olarak bakıldığında -somut olayın özel koşullarında- çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerine yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.
27. Açıklanan nedenlerle çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
28. Başvurucu; idarenin gönderdiği yazıda davete icabet edilemeyecek ise ek süre tanınacağı hususunun yer almadığını, yapılan tebligatın usulsüz olduğunun Hâkimlik tarafından tespit edildiğini ancak iptal başvurusunun haksız ve hukuka aykırı olarak kanun yolu denetimi sonrasında reddedildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
29. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
30. Somut olayda kanun yolu denetimi yapan Sulh Ceza Hâkimliğince yapılan değerlendirmede başvurucunun iddiaları, idare tarafından sunulan bilgi ve belgeler, işlem dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verildiği anlaşılmıştır. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
31. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 21/3/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.



Başkan Üye Üye
Burhan ÜSTÜN Serruh KALELİ Nuri NECİPOĞLU





Üye Üye
Hasan Tahsin GÖKCAN Rıdvan GÜLEÇ

  Avukat   -   AYM Kararları
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için