Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
İhtiyati Tedbirler, TTK. Madde 61:
0

İhtiyati Tedbirler, TTK. Madde 61:

Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir. Ayrıca, hak sahibinin yetkilerine tecavüz oluşturması hâlinde cezayı gerektiren haksız rekabet konusu mallara, ithalat veya ihracat sırasında hak sahibinin talebi üzerine, gümrük idareleri tarafından ihtiyati tedbir niteliğinde el konulabilir. El koyma ile ilgili uygulama bu konudaki mevzuata tabidir. Gümrük idarelerindeki tedbir veya el koyma kararının tebliğinden itibaren on gün içinde, esas hakkında ilgili mahkemede dava açılmaz veya mahkemeden tedbir niteliğinde karar alınmazsa idarenin el koyma kararı ortadan kalkar.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/1492 E. , 2020/3907 K.
“…
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen sözleşmenin feshi işleminin iptali ve alacak davasının yapılan yargılaması neticesinde davanın reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesine davacı tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı kuruma kestiği Haziran-Temmuz-Ağustos-Eylül ve Ekim 2016 dönemlerine ilişkin reçete giderlerinin ödenmediğini, kullandığı medula sisteminin 20/10/2016 tarihinde haksız bir şekilde kapatıldığını, davalı kurum tarafından taraf olduğu sözleşmenin usulsüz fesih edildiğini, bu nedenle sözleşmesinin haksız feshinin iptaline, haksız ve mesnetsiz bir şekilde feshin fiilen gerçekleştiği zamandan itibaren menfi ve müspet zararlarının (var olan zararlar ve yoksun kalınan kar dahil olmak üzere) yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; 24.11. 2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6755 sayılı Kanunun 38. maddesinde yer alan "Olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeni ile açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemeyeceğini, kurumları aleyhine ihtiyati tedbir talepli olarak açılan benzer davalarda verilen red kararı örneklerini cevap dilekçesi ekinde sunduklarını, bu nedenle davanın öncelikle yetki yönünden reddi ile ihtiyati tedbir talebinin reddine, bu taleplerin reddi halinde davanın esastan reddine karar verilmesini beyan etmiştir.

Mahkemece, fesih işlemi protokolün " 5.1. Taraflar bir ay önceden yazılı bildirimde bulunmak şartıyla sözleşmeyi her zaman feshedebilir" maddesi uyarınca yapılmıştır. Bu hüküm gereği hem davacı tarafa hem de davalı tarafa sözleşmeyi bu hükme dayanmak suretiyle ve usulüne de uyarak her zaman sona erdirme hakkı ve yetkisi tanınmıştır. Taraflardan davacı tarafın tacir olduğu açıktır. Bu bağlamda taraflar arsındaki akdedilen sözleşmenin feshe ilişkin hükümlerinin basiretli tacirleri bağlayacağı açıktır. Ayrıca davalı taraf sözleşmeyi sona erdirdiği dönemde kendisine bildirimde bulunmak şartıyla gerekçe göstermeden fesih yapabilme hakkı tanınmasına karşın, "bu kapsamda 15.07.2016 sonrasında, kamu zararı olaşması veya artmasına mani olmak amacıyla, kurumda iletilen bilgiler doğrultusunda tedbiren bazı eczanelerin medula sistemi kullanımı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü tarafından engellendiği" gerekçesi ile sözleşmeyi feshetmiştir. Bu sebeple yapılan işlemin sözleşmeye uygun olduğu kanaati ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5.1. maddesinde yapılan düzenlemelere göre sözleşmenin hukuka uygun olarak feshedildiği, davacının medula sistemine girişinin engellenmesinin önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesinin OHAL uygulamalarına göre mümkün olmadığı, tacir olan davacının imzaladığı sözleşme hükümleri ile bağlı olduğu ve davacı aleyhine tesis edilen tüm işlemlerin sözleşme ve hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Uyuşmazlık, davacı eczanenin medula ekranının olağanüstü hal kapsamında kapatılması ve bu kararın devamında taraflar arasındaki protokolün 5.1. maddesi uyarınca davalı kurum tarafından tek taraflı olarak sözleşmesinin feshedilmesinden önce kuruma fatura ettiği reçete bedellerinin tahsili talebine ilişkindir.
Borçlar Yasası'nın 96. maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Her ne kadar davacı dava dilekçesinin netice-i talep bölümünde müspet zararının tazminini talep etmiş ise de dilekçenin açıklamalar kısmında kurum sigortalılarının karşıladığı reçete bedellerinin tahsilini istediğini açıklamıştır. 6100 sayılı HMK'nın 33. maddesine göre olayları izah taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime aittir. Hal böyle olunca davacının talebinin ödenmeyen reçete bedellerine ilişkin olduğu kabul edilmelidir.
Mahkemece davacının talepleri davalı SGK tarafından yapılan feshin sözleşme hükümlerine uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Ancak taraflar arasındaki protokol gereğince sözleşmesi 5.1. madde kapsamında feshedilen eczanelere fesih tarihine kadar karşıladıkları reçete bedellerinin ödenmeyeceğine dair sözleşmede bir hüküm bulunmadığı dikkate alınarak, tarafların delilleri toplanmak suretiyle konusunda uzman bilirkişilerden davacının alacağının bulunup bulunmadığının tespitinin yargıtay, mahkeme ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 02/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.”

  Avukat   -   Makaleler
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için