Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Kalemlere İlişkin İlkeler, TTK. Madde 72-77:
0

Kalemlere İlişkin İlkeler, TTK. Madde 72-77:

Aksine kanuni hükümler ve Türkiye Muhasebe Standartları saklı kalmak kaydıyla, finansal tabloların, ticari işletmenin tüm varlıklarını, borçlarını, peşin ödenen giderler ile peşin tahsil edilen gelirleri, teknik terimle dönem ayırıcı hesapları, bütün gelir ve giderleri doğru şekilde değerlendirilmiş olarak göstermesi zorunludur. Mülkiyeti saklı tutulması kaydıyla iktisap edilen ve işletmenin kendisinin veya üçüncü kişilerin borçları için rehnolunan ya da başka bir şekilde teminata verilen malvarlığı unsurları, teminat verenin bilançosunda gösterilir. Nakdî tevdilerin söz konusu olduğu hâllerde, bunlar teminat alanın bilançosunda yer alır. Finansal kiralamaya ilişkin hükümler saklıdır. Aktif kalemler pasif kalemlerle, giderler gelirlerle, taşınmazlara ilişkin haklar, bunlarla ilgili yüklerle mahsup edilemez.
Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmemişse bilançoda, duran ve dönen varlıklar, özkaynaklar, borçlar ve dönem ayırıcı hesaplar ayrı kalemler olarak gösterilir ve yeterli ayrıntıya inilerek şemalandırılır. Duran varlıklar içinde işletmeye devamlı surette tahsis edilmiş bulunan varlıklar yer alır. Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmemişse, işletmenin kuruluşu ve özkaynak sağlanması amacıyla yapılan harcamalar için bilançoya aktif kalem konulamaz. Bedelsiz olarak elde edilmiş, maddi olmayan duran varlıklar için bilançonun aktifine kalem konulamaz; meğerki, Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmüş olsun. Sigorta sözleşmelerinin yapılması için gerekli olan giderler aktifleştirilemez; meğerki, Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmüş olsun.
Gerçekleşmesi şüpheli yükümlülük ve askıdaki işlemlerden doğabilecek muhtemel kayıplar için Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen kurallara göre karşılık ayrılır.
Bilanço gününden sonraki belirli bir süre içinde giderleşecek olan harcamalar ile gelir unsuru oluşturacak tahsilatlar hakkında Türkiye Muhasebe Standartları uygulanır.
Bono düzenlenmesi ile poliçe ve çek düzenlenmesinden, devrinden, poliçenin kabulünden, kefaletlerden, avalden, garanti sözleşmelerinden, akreditif teyitlerinden, üçüncü kişilerin borçları için verilen teminatlardan, üçüncü kişiler lehine taahhütlerden doğan sorumluluklar ile Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen diğer sorumluluklar pasifte gösterilmemişlerse, bilançonun altında veya ekte Türkiye Muhasebe Standartlarına göre açıklanır. Rücudan doğan alacaklar ve borçlar ile ilgili sorumluluk ilişkileri de ekte belirtilir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/2098 E. , 2016/9484 K.
“…
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada ... 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09/06/2015 tarih ve 2014/446-2015/431 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkillerinin davalı şirkette azınlık pay sahibi olduklarını, davalı şirketin 25/03/2013 tarihli genel kurul toplantısında, finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların görüşülmesinin ve ibranın ertelenmesi talepleri doğrultusunda bilanço, yönetim ve denetim kurulu faaliyet raporları ve diğer finansal tabloların ve ibranın görüşülmesinin ertelenmesine rağmen, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin karar alındığını ve eski yönetim kurulu üyelerinden ..., ... ve ...'ın yeniden üye seçildiklerini, kanuna aykırı seçim yapıldığını ileir sürerek 25/03/2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili; usulüne uygun toplanan genel kurulun gündeminde yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin madde olduğunu ve dolayısıyla toplantının ertelenmesi istemine rağmen seçime yönelik karar alınabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada; davacı vekili; davalı şirketin 29/04/2013 tarihli genel kurul toplantısında, finansal tabloların gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin bilonçosunda yer alması gereken teminat mektubunun başka bir şirketin bilançosunda yer verildiğini, 2012 yılına ilişkin faaliyet raporu ile denetçi raporunun geçerli olmadığını, bu raporlara dayalı alınan ibra kararının da iptali gerektiğini, bağlantılı olarak kar dağıtımı kararının da alınamayacağını ileri sürerek 29/04/2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir
Davalı vekili; davacı ...'ın kendi ibrasına karşı dava açtığını, hukuki yarar yokluğundan dava şartının yerine getirilmediğini, muhalefet şerhinin yalnızca finansal tablolara ilişkin olduğunu, ibra ve kar dağıtımı kararlarına ilişkin muhalefet şerhi olmadığını, teminat mektubunun "... İnşaat Turizm...A.Ş." bilançosunda yer almasının bölünme işleminden kaynaklandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; 25/03/2013 tarihli genel kurul tutanağının 1 nolu bendinde davacıların talebi üzerine finansal tablo ve bütçe müzakeresinin 1 ay sonraya ertelenmesine rağmen yönetim kurulu üyelerinin görevden alındığı ve yenilerinin seçildiği, kararın iptali gerekse de ... 50 ATM'de görülen 2013/166 E.sayılı dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, sözkonusu teminat akçesinin ... İnşat. Turz...A.Ş. ünvanlı dava dışı şirket bilançosunda yer almasının mali tabloların gerçek dışı ve ya usulsuz olduğu sonucunu doğurmayacağı, onaylanan ve geçerli olan bölünme raporu ve sözleşmesi dikkate alındığında, davacıların bu yöndeki iptal istemlerinin yerinde olmadığı; 29/04/2013 tarihli genel kurul toplantısında tamamı ayrıca pay sahibi olan yönetim kurulu üyelerinden ..., ..,. ve ...'ın diğer yönetim kurulu oylarıyla ibra edildiği, ...'ın ise ibra edilmemesine karar verildiği, pay sahibinin oydan yoksunluğu hususunu düzenleyen TTK'nun 436/2.maddesi uyarınca, şirketin yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli, imza yetkisine haiz kişilerin yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy hakkını kullanamayacakları, davalı şirketin 6 ortağı olup, davacılar da dahil olmak üzere 5 ortağın yönetim kurulu üyesi olduğu, yönetim kurulunda olmayan üyenin sadece ... ve Turistik Tesisler A.Ş. olduğu, ...'ın şirketin ortağı olduğu, ... ve Turistik Tesisler A.Ş'nin temsilcisi olduğu ileri sürülsede, Hüseyin'in yönetim kurulu üyesi olmayan şirketi temsilen oy kullanmalarının mümkün olduğu, yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmalarının sonuca etkili olmadığı, ... .'ın kendi ibrasına karşı dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı, ayrıca davacıların ilgili karara dair muhalefet şerhlerininde bulunmadığı, keza denetim kurulu üyesinin de ibrasına karar verildiği, yönetim kurulu üyelerinin ibraya ilişkin oy kullanma yasağının denetçiler açısından geçerli olmadığı, kaldı ki buna ilişkin herhangi bir muhalefet de bulunmadığı, iptali istenen 4. maddenin içi boş sadece kapanış maddesi olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, birleşen davada davacılar vekilinin aşağıdaki (3) nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince, asıl dava davalı şirketin 25.03.2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan (4) numaralı kararın iptali istemine ilişkindir. Davacılar, davalı şirketin azınlık hisse ortağı olup, genel kurulda finansal tablolar, raporlar ve ibranın TTK 420. maddesi uyarınca ertelenmesini talep etmiş, genel kurul tarafından bu görüşmeler Yasa gereği ertelenmiştir. Ancak, aynı toplantıda mevcut yönetim kurulu üyeleri görevden alınmış ve yeni yönetim kurulu seçimine gidilerek eski yönetim kurulu üyelerinin bir kısmı yeniden yönetim kurulu üyesi olarak seçilmiştir. TTK'nın 413. maddesine göre, yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ve yenilerinin seçimi yılsonu finansal tablolarının müzakeresi maddesiyle ilgili sayılır. Bu durumda yılsonu finansal tablolar müzakere edilip genel kurulca kabul edilmediği müddetçe yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması ve yeniden seçime gidilmesi mümkün olamayacağından asıl davanın kabulü ile 25.03.2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan (4) numaralı kararın iptali gerekirken, mahkemece yukarıda yazılı gerekçelerle asıl davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
3- Birleşen dava; davalı şirketin 29.04.2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan (2) numaralı finansal tabloların kabulü, (3) numaralı yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrası ve (4) numaralı kar dağıtımı kararlarının iptali istemine ilişkindir. Genel kurul kararıyla yönetim kurulu üyelerinden ... haricindeki diğer üyeler ibra edilmiştir. Ancak davacıların ibra kararına yönelik muhalefet şerhi bulunmasa da, TTK'nın 436. maddesi hükmü emredici olup bu madde hükmüne aykırı hareket edilmesi halinde kullanılan oylar geçersiz olacağından alınan genel kurul kararı da yok hükmünde olacaktır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 436/2. maddesi gereğince, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. Davalı şirketin altı ortağı bulunup, davacılar da dahil olmak üzere beş ortak yönetim kurulu üyesidir. Yönetim kurulunda temsil edilmeyen ortak sadece ... . ve Turistik Tesisler A.Ş'dir. Davalı şirket yönetim kurulu üyesi olan ...'ın şirketin ortağı ... Turistik Tesisler A.Ş'nin temsilcisi olduğu savunulsa da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 436/2. maddesi gereğince yönetim kurulu üyeleri ibra oylamasında oy kullanamayacak olmasına rağmen, yönetim kurulu üyesi olmayan şirketin temsilcisi kendisi yönetim kurulu üyesi olsa dahi yönetim kurulu üyesi olmayan şirketi temsilen ibrada oy kullanması mümkündür. Dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporunda ibra kararında kullanılan oyların sonuca etkili olduğu yönünde görüş bildirilmiş iken, mahkemece aksi yönde karar verilmiş ve kullanılan oyların sonuca etkili olmadığı ifade edilmiştir. Bu durumda, mahkemece yönetim kurulu üyelerinin ibrada oy kullanmalarının sonuca etkili olup olmadığının, her yönetim kurulu üyesi açısından ayrı ayrı ve denetime elverişli olacak şekilde değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak birleşen davanın bu yönden reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle asıl davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

  Avukat   -   Makaleler
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için