Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Küçük ve Kısıtlılara Ait Ticari İşletme, TTK. Madde 13:
0

Küçük ve Kısıtlılara Ait Ticari İşletme, TTK. Madde 13:

Küçük ve kısıtlılara ait ticari işletmeyi bunların adına işleten yasal temsilci, tacir sayılmaz. Tacir sıfatı, temsil edilene aittir. Ancak, yasal temsilci ceza hükümlerinin uygulanması yönünden tacir gibi sorumlu olur.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/1562 E. , 2020/3834 K.
“…
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içerisinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı kurum ile 01/07/2007-31/12/2007 tarihleri arasında "Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Kurumundan Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi" imzalandığını, bu sözleşme ile davalı kuruma bağlı Genel Sağlık Sigortası kapsamında olan kişi ile bu kişilerin bakmakla yükümlü olduğu kimselerin talep ettiği sağlık hizmetlerinin verildiğini, bu hizmet karşılığında da Sağlık Uygulama Tebliği ekinde yer alan fiyat tarifesi üzerinden sunduğu hizmetlerin bedelini davalı kurumdan fatura karşılığı tahsil ettiğini, ancak kurumun, 2007 yılında vermiş olduğu sağlık hizmetleri bedellerinden haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde kesinti yaparak ödemediğini, davalı kurumun kesintiler dışında yine aynı sebeplere dayanarak sözleşmeye aykırı işlem yapıldığı gerekçesi ile 2007 yılı içinde toplam 71.200,00 TL'lik cezai işlem uygulayarak 25.12.2012 tarihli yazı ile bildirdiğini, cezai şart altında uygulanan para cezalarının hiçbir yasal dayanağının olmadığını, davalı kurum tarafından tıbbi uygunluk ve yerindelik denetimleri sonucu tek taraflı tayin ederek uygulanan bir ceza olduğunu ileri sürerek; 715.777,41 TL fatura bedeli ve 71.200,00 TL cezai şart bedeli olmak üzere toplam 786.977,41 TL yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı tarafından mahsup yoluyla tahsil edilmesi halinde mahsup tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizi ile davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 22.02.2017 tarih, 2015/36000 Esas, 2017/2170 Karar sayılı ilamı ile hükme esas alınan raporu hazırlayan bilirkişi iş ve sosyal güvenlik uzmanı olup, heyette doktor ve hesap uzmanı yer almamakla birlikte raporda sadece örnekleme metoduna ilişkin olarak oransal hesaplama yapıldığı ,bu halde mahkemece, uyuşmazlık hakkında uzmanlığı bulunan doktor, sosyal güvenlik uzmanı ve hesap uzmanın da yer aldığı bir bilirkişi heyetinden, tarafların gösterdikleri deliller ve kurumun kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, davacının itirazlarını da karşılar mahiyette, mahkeme, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmediği belirtilmiştir.
Bozma üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda Mahkemece, davanın kabulü ile davalı kurum tarafından yapılan 715.777,41 TL kesinti bedeli ile 71.200,00 TL cezai şart olmak üzere toplam 786.977,41 TL tutarındaki mahsup işleminin iptaline, davacı şirketin davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine, mahsup işlemi yapıldığından 786.977,41 TL'nin mahsup tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm her iki taraf vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delilerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince ; Davacı, davalı SGK'nın "Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi" nedeniyle uyguladığı kesinti ve cezai şart bedeli olmak üzere toplam 786.977,41 TL yönünden borçlu olmadıklarının tespiti ile alacağın davalı tarafından mahsup yoluyla tahsil edilmesi halinde mahsup tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte istirdatı istemiyle eldeki davayı açmış;Mahkemece davanın kabulü ile mahsup işlemi yapıldığından 786.977,41 TL'nin mahsup tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı tacir olup, 6102 sayılı TTK m. 19/2 uyarınca taraflardan biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğeri içinde ticari iş sayılır. 6102 Sayılı TTK m.8/1 ve 3095 sayılı K.2/2. Maddelerine göre ticari işlerde temerrüt faiz oranı TCMB. nın kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranıdır. Hal böyle olunca, davacı, alacağının avans faizi ile tahsilini isteyebilir. Bu durumda mahkemece, kabul edilen alacağa avans faizi yürütülecek şekilde karar verilmesi gerekirken, yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’un 438/7 maddesi gereğidir.
SONUÇ :Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 1. fıkrasındaki " Davanın kabulü ile davalı kurum tarafından yapılan 715.777,41 TL kesinti bedeli ile 71.200,00 TL cezai şart olmak üzere toplam 786.977,41 TL tutarındaki mahsup işleminin iptaline, davacı şirketin davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine, mahsup işlemi yapıldığından 786.977,41 TL'nin mahsup tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, " ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak " Davanın kabulü ile davalı kurum tarafından yapılan 715.777,41 TL kesinti bedeli ile 71.200,00 TL cezai şart olmak üzere toplam 786.977,41 TL tutarındaki mahsup işleminin iptaline, davacı şirketin davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine, mahsup işlemi yapıldığından 786.977,41 TL'nin mahsup tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, " ibaresi yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.”

  Avukat   -   Makaleler
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için