Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Nursin Ceylan Başvurusu (Başvuru Numarası: 2015/6657)
0

Nursin Ceylan Başvurusu (Başvuru Numarası: 2015/6657)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
NURSİN CEYLAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/6657)
Karar Tarihi: 30/6/2020
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
Başkan : Kadir ÖZKAYA
Üyeler : Engin YILDIRIM
Celal Mümtaz AKINCI
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Raportör : Denizhan HOROZGİL
Başvurucu : Nursin CEYLAN
Vekili : Av. Bahattin FIRAT

I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; terör örgütü ile irtibatlı bir yayın kuruluşuna bilgi aktardığı gerekçesiyle terör örgütüne yardım etme suçundan mahkûm edilmesinin başvurucunun ifade özgürlüğünü, lehine olan bazı kanun değişikliklerinin kendisi hakkında uygulanmamasının da adil yargılanma hakkını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 10/4/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu 1985 doğumlu olup olayların meydana geldiği tarihte Ağrı'da ikamet etmektedir.
7. Başvurucu, PKK terör örgütüne yardım ettiği gerekçesiyle üç gün gözaltında tutulduktan sonra 24/1/2010 tarihinde tutuklanmıştır. Cumhuriyet Başsavcılığı 26/4/2010 tarihli iddianamesi ile başvurucunun anılan suçtan cezalandırılmasını talep etmiştir. (Kapatılan) Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK 250. Madde ile görevli-Mahkeme) 29/7/2010 tarihinde başvurucunun tahliyesine, 2/11/2010 tarihinde ise terör örgütüne yardım etme suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla mahkûmiyetine karar vermiştir.
8. Hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi 21/6/2013 tarihinde hükmün onanmasına karar vermiştir.
9. Mahkeme 29/7/2013 tarihinde kesinleştirme işlemlerini yapmıştır.
10. Başvurucu, nihai karardan 7/4/2015 tarihinde haberdar olduğunu belirtmiş; 10/4/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Mahkemenin 30/6/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
12. Başvurucu, Roj TV ile yaptığı görüşmelerde herhangi bir suç unsuru bulunmadığını ve bu konuşmanın terör örgütüne yardım niteliğinde olduğuna dair başkaca bir delil olmamasına rağmen cezalandırıldığını belirterek ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, ayrıca yargılama sırasında yapılan ve lehine olan bazı kanun değişikliklerinin kendisi hakkında uygulanmadığını ve bu nedenle adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini iddia etmiştir.
B. Değerlendirme
13. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucunun eşitlik ilkesi ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine yönelik şikâyetlerinin ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerekir.
14. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruların yapılması gerekmektedir. Anılan düzenlemelerde başvuru yolu öngörülen durumlarda bireysel başvuru süresinin başlangıcına ilişkin olarak başvuru yollarının tüketildiği tarihten söz edilmekte ise de haberdar olunmayan bir hususta başvuru yapılamayacağı dikkate alınarak bu ibarenin nihai kararın gerekçesinin öğrenilebildiği tarih olarak anlaşılması gerekir. Bu öğrenme, somut olayın özelliklerine göre farklı şekillerde gerçekleşebilir (Bilent Aktaş ve diğerleri, B. No: 2014/19389, 7/12/2016, § 11).
15. Bireysel başvuru süresi bakımından nihai kararın gerekçesinin tebliği öğrenme şekillerinden biridir (Mehmet Ali Kurtuldu, B. No: 2013/5504, 28/5/2014, § 27). Ancak öğrenme, gerekçeli kararın tebliği ile sınırlı olarak gerçekleşmez; başka şekillerde de öğrenme söz konusu olabilir. Bu kapsamda nihai kararın gerekçesinin dosyadan suret alınması gibi hâllerde öğrenilmesi de mümkündür. Başvurucuların nihai kararın gerekçesini öğrendiklerini beyan ettikleri tarih de bireysel başvuru süresinin başlangıcı olarak ele alınabilir (İlyas Türedi, B. No: 2013/1267, 13/6/2013, §§ 21, 22).
16. Diğer yandan nihai kararın gerekçesi öğrenilmemiş olmakla birlikte sonucunun öğrenildiği durumlar da söz konusu olabilir. Böyle bir durumda sonucu öğrenilen nihai kararın gerekçesine derece mahkemesinden kesin olarak erişilebilmesi mümkün ise bireysel başvuru süresinin sonucun öğrenildiği andan itibaren başlatılması gerekir. Bu kapsamda bir ceza mahkûmiyetine ilişkin nihai kararın sonucunun infaz aşamasında yakalama, müddetname veya çağrı kâğıdının ya da ödeme emrinin tebliği suretiyle öğrenildiği durumlarda başvurucular, nihai kararın sonucundan haberdar olmakta ve nihai karar gerekçesini kesin olarak öğrenme olanağına sahip bulunmaktadırlar (Aydın Selçuk, B. No: 2014/3194, 20/11/2014, § 24; Özgür Çapkın, B. No: 2014/2546, 30/12/2014, § 24; Halil Aslan, B. No: 2014/3038, 10/12/2014, § 38).
17. Nihai kararın gerekçesinin öğrenilemediği veya nihai kararın sonucunun öğrenilip gerekçesinin kesin olarak öğrenilme imkânının elde edilemediği hâllerde başvuru süresinin hangi tarihten başlayacağının belirlenmesi gerekir. Aksi hâlde sınırsız bir başvuru süresi söz konusu olabilecektir. Bu kapsamda yapılacak değerlendirmede sürenin başlangıç tarihinin başvurucuların özen yükümlükleri ile mahkemeye erişim haklarının aşırı sınırlanmaması hususlarının birlikte dikkate alınması gerekir (A.C. ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1827, 25/2/2016, § 28).
18. Başvurucuların bireysel başvuruda bulunmak amacıyla dava ve başvurularını takip etmek için gerekli özeni gösterme yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülük kapsamında ilk derece mahkemesine fiilen ulaşan nihai kararın gerekçesini öğrenme konusunda gerekli özeni gösterme sorumluluğu başvuruculara aittir. Diğer bir ifadeyle başvurucular veya vekillerinin ilk derece mahkemesine ulaşan kararın bir örneğini almak için özenli davrandıklarını kanıtlamaları gerekir (A.C. ve diğerleri, § 29; Fatma Gökot, B. No: 2013/5697, 21/4/2016, § 50).
19. Yargıtay ceza daireleri tarafından verilen kararların taraflara tebliğine ilişkin bir düzenleme mevzuatta bulunmamaktadır. Ceza yargılamasında nihai kararın tebliğ edilmediği durumlarda kararın derece mahkemesine ulaşmasından ve böylece gerekçesinin erişilebilir olmasından sonra özen yükümlülüğü kapsamında makul bir süre içinde bireysel başvuru yapmak isteyen ilgililerden karara erişmeleri ve karar gerekçesini öğrenmeleri beklenir. Bu kapsamda erişilebilir olan nihai kararın en geç üç ay içinde ilgilileri tarafından bilindiği ve gerekçesinin öğrenildiği kabul edilmelidir. Aksi tespit edilmediği sürece bireysel başvuru için 6216 sayılı Kanun'da öngörülen otuz günlük başvuru süresi bu tarihten itibaren başlayacaktır (A.C. ve diğerleri, § 30; Fatma Gökot, § 51).
20. Somut olayda Yargıtay 9. Ceza Dairesi 21/6/2013 tarihli ilamıyla ilk derece mahkemesinin başvurucu hakkındaki mahkûmiyet kararının onanmasına karar vermiştir. Bunun üzerine Mahkeme 29/7/2013 tarihinde kesinleştirme işlemlerini yapmıştır. Başvurucu ise Yargıtay ilamından kararın kendisine tebliğ edildiği 7/4/2015 tarihinde haberdar olduğunu belirtmiştir.
21. Başvuru evrakında ve dava dosyasındaki belgelerde, başvuru konusu nihai kararın ilk derece mahkemesine ne zaman ulaştığına dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Bununla birlikte ilk derece mahkemesinin 29/7/2013 tarihinde başvuru konusu mahkûmiyet kararına ilişkin kesinleşme şerhi düzenlediği ve Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığına kararın infazı için aynı tarihte yazı yazdığı görüldüğünden nihai karar olan Yargıtay ilamının en geç bu tarihte ilk derece mahkemesine ulaştığının kabul edilmesi gerekmektedir.
22. Dolayısıyla başvurucunun nihai karar olan Yargıtay onama ilamının içeriğine erişme imkânını en geç 29/7/2013 tarihinde elde ettiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda nihai karara erişme imkânının elde edildiği 29/7/2013 tarihinden itibaren en geç üç ay içinde -yukarıda değinilen özen yükümlülükleri kapsamında- karara erişildiği ve karar gerekçesinin öğrenildiği kabul edilmelidir.
23. Bu durumda en geç 29/10/2013 tarihinde erişildiği ve gerekçesinin öğrenildiği kabul edilen karara ilişkin bu tarihten itibaren otuz günlük yasal süresi içinde bireysel başvuruda bulunulması gerekirken 10/4/2015 tarihinde başvuruda bulunulduğu anlaşıldığından başvurunun süresi içinde yapılmadığı sonucuna varılmıştır.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 30/6/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

  Avukat   -   AYM Kararları
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için