Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Reyhan Yılmaz Başvurusu (2) (Başvuru Numarası: 2017/35871)
0

Reyhan Yılmaz Başvurusu (2) (Başvuru Numarası: 2017/35871)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
REYHAN YILMAZ BAŞVURUSU (2)
(Başvuru Numarası: 2017/35871)
Karar Tarihi: 24/6/2020
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
Başkan : Kadir ÖZKAYA
Üyeler : Engin YILDIRIM
Celal Mümtaz AKINCI
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Raportör : Tuğba TUNA IŞIK
Başvurucu : Reyhan YILMAZ

I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; mahkeme kararlarının uygulanmaması, yargılamanın uzun sürmesi ve mahkeme kararlarını uygulamayanlar hakkında etkin soruşturma yürütülmemesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/10/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık başvuru hakkında görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Bireysel Başvurudan Önceki Gelişmeler
7. Başvurucu, Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı bünyesinde 3. sınıf uzman olarak görev yapmakta iken 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca Orman Genel Müdürlüğü emrine mühendis olarak atanmıştır.
8. Başvurucu söz konusu atama işleminin iptali istemiyle dava açmıştır. Ankara 7. İdare Mahkemesi (7. İdare Mahkemesi) 21/11/2012 tarihli kararıyla dava konusu işlemin yetkisiz makam tarafından tesis edildiği gerekçesiyle işlemi iptal etmiştir.
9. Anılan iptal kararından sonra başvurucu, bu kez yetkili makam tarafından tesis edilen 26/12/2012 tarihli işlem ile yeniden Orman Genel Müdürlüğü emrine mühendis olarak atanmıştır.
10. Başvurucu 26/12/2012 tarihli atama işleminin iptali ve işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların tazmini istemiyle Ankara 10. İdare Mahkemesinde (10. İdare Mahkemesi) dava açmıştır.
11. 10. İdare Mahkemesi 23/9/2013 tarihli kararıyla, başvurucunun MİT Müsteşarlığı bünyesindeki 3. sınıf uzmanlık görevinden alınmasına ilişkin kısmının iptali istemi yönünden davayı reddetmiş, Orman Genel Müdürlüğü emrine mühendis olarak atanmasına ilişkin kısmını ise iptal etmiştir. 10. İdare Mahkemesi gerekçesinde başvurucunun Orman Genel Müdürlüğüne atanmasının hukuka aykırı olmadığını, 1/7/2006 tarihinden itibaren 3. sınıf uzman olarak görevli bulunduğunun dikkate alınması suretiyle kariyerine uygun bir göreve atanması gerektiğini belirtmiştir. Karar hem başvurucu hem de davalı idareler tarafından temyiz edilmiştir.
12. Başvurucu, 10. İdare Mahkemesi kararının uygulanması kapsamında 25/12/2013 tarihinde Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde B grubu uzman kadrosuna atanmıştır.
13. Danıştay Beşinci Dairesi (Beşinci Daire) 30/5/2017 tarihli kararıyla başvurucunun temyiz istemini reddederek 10. İdare Mahkemesi kararının davanın reddine ilişkin kısmını onamış, davalı idarelerin temyiz istemini ise kabul ederek kararın iptal ve parasal hakların ödenmesine ilişkin kısmını bozmuştur. Beşinci Daire gerekçesinde, başvurucunun MİT'te kamu hizmet ve görevine atanırken Kamu Personeli Seçme Sınavı A grubundan aldığı puana göre A grubu kariyer mesleğine yerleştirilmemiş olması nedeniyle A grubu uzman kadrosuna atamasının yapılmasına olanak bulunmadığını belirtmiştir.
14. Başvurucunun 10. İdare Mahkemesi kararı gereğince 3.600 ek göstergeli A grubu kariyer uzmanı olarak atanması gerekirken B grubu uzman kadrosuna atandığı, bu sebeple 10. İdare Mahkemesi kararının hileli uygulandığı gerekçesiyle Ankara 16. İdare Mahkemesinde açtığı davada iptal kararı verilmiştir. Kararın temyizi üzerine Danıştay İkinci Dairesi tarafından; Danıştay Beşinci Dairesinin 30/5/2017 tarihli kararıyla Ankara 10. İdare Mahkemesinin işlemin iptali yönünde verilen kısmının bozulduğu dolayısıyla bu durumda icra edilmesi gerekli bir yargı kararı bulunmadığı gerekçesiyle Ankara 16. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir.
15. Başvurucu 10. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ilişkin 5. Dairenin 30/5/2017 tarihli kararının 9/10/2017 tarihinde tebliği üzerine 20/10/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. Bireysel Başvurudan Sonraki Gelişmeler
16. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden dava dosyasında yapılan incelemede 10. İdare Mahkemesi tarafından 8/11/2017 tarihinde anılan bozma kararına uyulması suretiyle davanın reddine karar verildiği, başvurucunun 10. İdare Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu temyiz istemi üzerine henüz bir karar verilmediği tespit edilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 24/6/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu, yargılamanın uzun sürdüğü gerekçesiyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
19. Bireysel başvurular sonrasında yürürlüğe giren 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
20. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
21. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi; yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği yahut icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır.
22. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
23. Mevcut başvuruda, söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Kararın İcrası Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
25. Başvurucu, mahkeme kararlarının uygulanmadığını ve özlük haklarının verilmediğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
26. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa'nın yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu, mahkeme kararlarının değiştirilemeyeceğini ve uygulanmasının geciktirilemeyeceğini ifade eden 138. maddesinin de adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Arman Mazman, B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 57).
27. Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).
28. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de mahkemeye erişim hakkıdır. Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme ve aynı zamanda mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme haklarını da kapsar. Mahkeme kararlarının uygulanması yargılamanın dışında olmakla birlikte onu tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır. Bu nedenle yargı kararlarının uygulanması mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirilmektedir. Buna göre yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması yeterli değildir, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi hâllerinde mahkemeye erişim hakkı da anlamını yitirecektir (Ahmet Yıldırım, B.No:2012/144, 2/10/2013, § 28).
29. Adil yargılanma hakkı kural olarak uyuşmazlık bakımından nihai ve kesin nitelik taşıyan yargı kararlarının sonucuna erişmeyi güvence altına almakta olup temyiz incelemesinin devam ettiği kararların bu nitelikte olmadığı açıktır. Kesinleşmemiş kararlarının icra edilmemesinin ancak adil yargılanma hakkına hâkim olan ilkelerden yargılamanın bütününün adil olmaktan çıkması ilkesi dikkate alınarak mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerekmektedir (Hakan Yıldız [GK], B. No: 2014/8804, 1/12/2016, § 36).
30. Yargılama bakımından nihai nitelik taşımayan kararların icra edilmemesine ilişkin şikâyetlerde adil yargılanma hakkı yönünden bakılacak husus, icra edilmediğine ilişkin şikâyet konusu edilen kararın uygulanmamasının ileride başvurucu lehine verilecek muhtemel nihai kararın icra edilmesini imkânsız hâle getirecek veya aşırı derecede zorlaştıracak nitelikte olup olmadığıdır. Bu hususun ise her somut olayda olayın koşulları dikkate alınarak incelenmesi gerekir (Hakan Yıldız, § 37).
31. Başvurucunun MİT Müsteşarlığından Orman Genel Müdürlüğüne mühendis olarak atanmasına ilişkin işlemin 7. İdare Mahkemesi tarafından işlemin yetkisiz makam tarafından tesis edildiği gerekçesiyle iptal edildiği, başvurucunun bu defa yetkili makam tarafından Orman Genel Müdürlüğüne mühendis olarak atandığı görülmüştür.
32. Başvurucunun yetkili makam tarafından tesis edilen atama işleminin iptali ve parasal haklarının iadesi talebiyle açtığı davada 10. İdare Mahkemesi tarafından mühendis olarak atanmasına ilişkin işlem yönünden iptal kararı verilmiş olmasına rağmen Beşinci Daire tarafından anılan iptal kararının bozulmuş olduğu tespit edilmiştir. 10. İdare Mahkemesi tarafından Beşinci Dairenin bozma kararına uyulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş, dosyanın temyiz incelemesi aşamasında olduğu anlaşılmıştır.
33. Bu durumda kural olarak mahkeme kararlarının icra edilmediğine ilişkin kararların adil yargılanma hakkı kapsamında bireysel başvuruya konu olabilmesi için kesinleşmiş ve nihai nitelikte olması gerekirken somut olayda başvuru konusu davanın henüz kesinleşmemiş olduğu görülmüştür. Bununla birlikte başvurucunun icra edilmesini istediği iptal kararı temyiz incelemesi sonucunda bozulmuş, 10. İdare Mahkemesi bozma kararına uyarak davayı reddetmiştir. Sonuç olarak inceleme tarihi itibarıyla başvurucu hakkında uygulanması gereken bir kararın bulunmadığı değerlendirilmiştir.
34. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Ceza Soruşturmasında Şikâyetin İşlemden Kaldırıldığına İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
35. Başvurucu, mahkeme kararlarını uygulamayan yetkililer hakkında Cumhuriyet başsavcılığına yaptığı şikâyetlerin işlemden kaldırılmış olması sebebiyle etkin soruşturma yapılmadığını ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
36. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme'ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
37. Sözleşme’nin 6. maddesinde adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Bahsedilen hâller dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular, Anayasa ve Sözleşme kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya konu olamaz. Dolayısıyla bir ceza davasında, haklarında suç isnadı bulunmayan mağdur, suçtan zarar gören, şikâyetçi veya katılan sıfatını haiz kişiler Sözleşme’nin 6. maddesinin koruma alanı dışında kalmaktadır (Onurhan Solmaz, §§ 23, 24).
38. Somut olayda başvurucu hakkında bir suç isnadına ilişkin olmayan ve üçüncü kişinin cezalandırılmasına yönelik ihlal iddialarının adil yargılanma hakkının kapsamına girmediği anlaşılmaktadır.
39. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. Diğer İhlal İddiaları
40. Başvurucu; aleyhe vekâlet ücretine hükmedildiği, özlük haklarının iade edilmemesi sebebiyle mülkiyet hakkına ve kanun önünde eşitlik ilkesine uygun davranılmadığı gerekçeleriyle Anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
41. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
42. Somut olayda başvuru konusu mahkeme kararının temyiz incelemesi aşamasında bulunduğu değerlendirildiğinde incelenen ihlal iddiaları dışında kalan iddialar yönünden başvurucunun hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
43. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kararın icrası hakkına yönelik iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Ceza soruşturmasında şikâyetin işlemden kaldırılmasına yönelik ihlal iddiasının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Diğer ihlal iddialarının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 24/6/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

  Avukat   -   AYM Kararları
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için