Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Sonia Nasir Başvurusu (Başvuru Numarası: 2016/12585)
0

Sonia Nasir Başvurusu (Başvuru Numarası: 2016/12585)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
SONİA NASİR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/12585)
Karar Tarihi: 20/4/2020
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR

Başkan : Kadir ÖZKAYA
Üyeler : Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Raportör : Yusuf Enes KAYA
Başvurucu : Sonia NASİR
Vekilleri : Av. Fatma Bilge AKYILDIZ
Av. Sinem ULUDAĞ GÖK

I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; ülkeye girişine izin verilmeyen yabancıyı kabul edilemez yolcu salonunda tutmanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, tutulma koşulları nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/7/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
9. Pakistan uyruklu olan başvurucu 3/2/2016 tarihinde İstanbul Atatürk Hava Hudut Kapısı'ndan yasal olmayan yollarla Türkiye'ye giriş yapmış, geçerli bir seyahat belgesinin bulunmaması nedeniyle bunun tespit üzerine İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Atatürk Havalimanı Şube Müdürlüğüne bağlı kabul edilemez yolcu salonuna alınmıştır.
10. Başvurucu 23/2/2016 tarihinde uluslararası koruma başvurusunda bulunmuştur. Bu başvuru üzerine başvurucu aynı gün Atatürk Havalimanı'nda bulunan İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğüne bağlı uluslararası koruma misafirhanesine yerleştirilmiştir.
11. Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün 26/2/2016 tarihli işlemi ile başvurucunun uluslarası koruma talebi reddedilmiştir.
12. Başvurucu 26/3/2016 tarihinde Ankara İdare Mahkemesinde uluslararası koruma talebinin Göç İdaresi tarafından reddine dair işleminin iptali istemiyle dava açmıştır.
13. Başvurucunun ülkeye girişi uygun görülerek Kastamonu İl Göç İdaresine on beş gün içinde başvurması gerektiği 1/7/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu, belirlenemeyen bir tarihte Bakırköy 4. Sulh Ceza Hâkimliğine başvurarak İstanbul Atatürk Havalimanı'nda idari gözetim altında bulunduğunu belirtmiş ve idari gözetim kararının kaldırılarak salıverilmesini talep etmiştir.
15. Bakırköy 4. Sulh Ceza Hâkimliği 5/4/2016 tarihli kararında İstanbul Valiliği İl Göç İdaresi Müdürlüğünden gelen yazıya göre başvurucu hakkında bir idari gözetim kararı bulunmadığını gözönünde bulundurarak karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
16. Başvurucu 25/5/2016 tarihinde bu kez Bakırköy 7 Sulh Ceza Hâkimliğine başvurarak İstanbul Atatürk Havalimanı'nda idari gözetim altında bulunduğunu belirtmiş ve idari gözetim kararının kaldırılarak salıverilmesini talep etmiştir.
17. Bakırköy 7. Sulh Ceza Hâkimliği 30/5/2016 tarihinde başvurucunun bu talebi ile ilgili daha önce 4. Sulh Ceza Hâkimliğince karar verildiğini belirtmiş, mükerrer talep ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Başvurucu bu kararı 3/6/2016 tarihinde öğrenmiştir.
18. Başvurucu 1/7/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
19. Başvurucu 2/7/2016 tarihinde havalimanından serbest bırakılmıştır.
20. Başvurucu müdafii 26/12/2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunduğu dilekçesinde başvurucunun Pakistan'a döndüğünü belirtmiştir.
21. Ankara 1. İdare Mahkemesi 26/1/2017 tarihinde başvurucunun uluslararası koruma talebinin kabulü ile işlemin iptaline kesin olarak karar vermiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
22. 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ilgili maddeleri B.T. ([GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§ 19-21) kararında açıklanmıştır.
B. Uluslararası Hukuk
23. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddeleri, tutulma koşullarından dolayı kötü muamele yasağı, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin uygulaması B.T. (aynı kararda bkz. §§ 23-38) kararında açıklanmıştır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 20/4/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
25. Başvurucu; kabul edilemez yolcu salonunda yaklaşık yüz kırk gündür tutulduğunu, tutulduğu yerin kalabalık olduğunu, uzun süre yatak tahsis edilmediğini, tutulduğu yerde pencere bulunmadığını, ışığın sürekli yandığını ve bu nedenle uyku problemi yaşadığını, radyo, gazete dergi erişiminin olmadığını, hijyen şartlarının ve beslenme imkânlarının yetersiz olduğunu, devlet görevlilerinin sıkı gözetimi ve denetimi altında yaşadığını, deri hastalığına rağmen sadece birkaç kez doktora gidebildiğini, ilaçlarını kendisinin karşılamak zorunda kaldığını, tüm bu koşulların asgari eşiği aştığını belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
26. Başvurucu ayrıca içinde bulunduğu tutulma koşullarının düzeltilmesine veya tutulmanın sonlandırılmasına imkân sağlayacak, tutulma koşullarının standartlarını belirleyen, bu koşulların gözden geçirilmesini ve makul tazminat imkânı sağlayan özel nitelikte bir idari veya yargısal başvuru mekanizmasının olmadığını belirterek kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
27. Bakanlık görüşünde, Anayasa Mahkemesinin B.T. kararına atıf yapılarak bu şikâyetin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
2. Değerlendirme
28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Anayasa Mahkemesi birçok kararında idari gözetim altında tutulan yabancıların tutulma koşullarını kötü muamele yasağı kapsamında incelemiştir (Rıda Boudraa, B. No: 2013/9673 , 21/1/2015; K.A. [GK], B. No: 2014/13044, 11/11/2015; F.A. ve M.A., B. No: 2013/655, 20/1/2016; A.V. ve diğerleri, B. No: 2013/1649, 20/1/2016; F.K. ve diğerleri, B. No: 2013/8735, 17/2/2016; T.T., B. No: 2013/8810, 18/2/2016; A.S., B. No: 2014/2841, 9/6/2016; I.S. ve diğerleri, B. No: 2014/15824, 22/9/2016). Yurda girişine izin verilmeyip havalimanının kabul edilemez yolcu salonunda tutulan başvurucunun tutulma koşullarına ilişkin iddialarının da bu kapsamda incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
29. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
30. Anayasa Mahkemesi K.A. (aynı kararda bkz. §§ 80, 81) kararında olumsuz tutulma koşulları nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkin etkili idari ve yargısal bir başvuru yolunun bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi bu kanaate varırken tutulma koşulları nedeniyle çekilen ızdırap için tazminata hükmedildiğini gösteren herhangi bir adli veya idari yargı kararının bulunmadığı hususunu gözönünde bulundurmuştur.
31. Ancak Anayasa Mahkemesi, B.T. başvurusunda bu içtihadını gözden geçirerek başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle başvuruyu kabul edilemez bulmuş; içtihat değişikliğine gerekçe olarak da idari gözetim altında tutulma yerlerinin yönetim, denetim ve işletilmesinin İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen bir kamu hizmeti olduğunu, Anayasa'nın 125. ve 2577 sayılı Kanun'un 2. maddelerine göre idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakkı doğrudan muhtel olanlarca idari yargıda tam yargı davası açılabileceğini, teorik düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun sırf -bilgi eksikliği nedeniyle- fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde yorumlanamayacağını, yabancının salıverilmesi hâlinde etkili hukuk mekanizmasının tam yargı davası olduğunu göstermiştir (B.T., §§ 45-58).
32. Başvuruya konu somut olayda bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır. Kabul edilemez yolcu salonunda tutulup daha sonra buradan çıkarılan başvurucunun tutulduğu yerin koşullarına dair iddialarını tam yargı davasında dile getirip tazminat talep edebilmesi mümkündür. Dolayısıyla somut olayda başvurucunun idari yargıda tam yargı davası yolunu tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
34. Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle eldeki başvuru yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari davanın süresine ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması zorunluluğu hasıl olmuştur.
35. Öncelikle vurgulanmalıdır ki idari yargı yerlerinde açılacak davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari davaların süresinde açılıp açılmadığını değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir. Öte yandan inceleme konusu başvuruda olduğu gibi B.T. kararındaki içtihat değişikliğinin Resmî Gazete'de yayımlandığı 16/2/2018 tarihinden önce tam yargı davası yolu tüketilmeden doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılan müracaatların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunmasını müteakiben açılacak davalarda dava açma süresinin derece mahkemelerince bu kişilerin mahkemeye erişim hakkının ihlaline neden olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiğine de işaret edilmelidir (B.T., § 59).
36. Kötü muamele yasağı yönünden başvuru yollarının tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik kararı verildiğinden anılan yasakla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiası bu aşamada incelenmemiştir.
B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
37. Başvurucu; yüz kırk günü aşacak şekilde idari gözetim kararı olmadan keyfî bir olarak havalimanı transit bölgesinde tutulduğunu, bu tutma hâlinin herhangi bir kanuni dayanağının bulunmadığını, tutulmasına ilişkin bir karar veya gerekçenin tebliğ edilmediğini, tutulma nedenlerinin, idari gözetim altına alınmasına ve bu tedbirin devam ettirilmesine yönelik kararların kendisine bildirilmediğini, ilgili eyleme karşı başvurabileceği yollar hakkında bilgilendirilmediğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
38. Başvurucu ayrıca mevcut başvuru yollarının idari gözetim işleminin gerekli özen içinde yürütülmesi açısından bir güvence oluşturacak şekilde işlemediğini, iddialarının etkili biçimde incelenmediğini, gerekçesiz kararlarla taleplerin reddedildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
39. Bakanlık görüşünde, bir idari gözetim kararı olmaksızın özgürlüğünden yoksun bırakılanlar bakımından idari yargı mercilerinde tam yargı davası açılabilmesinin mümkün olduğu belirtilerek bu şikâyetin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
2. Değerlendirme
40. Başvurucunun tutulmakta olduğu kabul edilemez yolcu salonundan ve daha sonra uluslararası koruma misafirhanesinden 2/7/2016 tarihinde çıkışının sağlandığı anlaşılmaktadır (bkz. § 19). Dolayısıyla somut olayda ihlal sonucuna varılsa bile başvurucunun serbest bırakılmış olması nedeniyle bu sonucun mevcut durumuna bir etkisinin olması mümkün görünmemektedir. Zira bu durumda bireysel başvuru kapsamında verilecek bir ihlal kararı ancak başvurucu lehine tazminata hükmedilmesi sonucunu doğurabilecektir. Bu durumda tutulmanın hukuki olmaması nedeniyle başvurucunun tazminat elde edebileceği ve bireysel başvurudan önce tüketebileceği bir başvuru yolunun bulunup bulunmadığı önem taşımaktadır.
41. Anayasa Mahkemesinin B.T. kararında, hiçbir idari işlem ve eyleme dayanmadan, hukuka aykırı biçimde tutulan yabancılar yönünden tam yargı davasının etkili hukuk mekanizması olduğu belirtilmiştir. Anılan kararda 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinin idari işlem veya eylem türleri yönünden herhangi bir ayrım yapılmadığından idari fonksiyona giren her türlü işlem veya eylem sebebiyle oluşan zararın tazmininin bu kurala dayanılarak idari yargıda açılacak tam yargı davasıyla istenebilmesi için yeterli bir yasal zemin oluşturduğu vurgulanmıştır (B.T., §§ 52, 54, 74).
42. Bu durumda 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesi dikkate alındığında somut olayda başvurucunun maddi ve manevi zararlarının karşılanması bakımından başarı şansı sunma, yeterli giderim sağlama kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen tam yargı davası yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır (aynı yöndeki değerlendirme için bkz. U.U., B. No: 2014/2114,19/12/2017, § 37).
43. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
44. Başvurucunun bu karardan sonra idari yargıda açacağı dava süresi hususunda kötü muamele yasağının incelendiği kısımda yapılan açıklamaların (bkz. § 29) burada da geçerli olduğu ifade edilmelidir.
45. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönünden başvuru yollarının tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik kararı verildiğinden anılan hakla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiası bu aşamada incelenmemiştir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 20/4/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

  Avukat   -   AYM Kararları
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için