Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
İşverenler sigortasız çalıştırdığı işçilerin sigorta pirimlerini davada ispatlanırsa ödemek zorunda mıdır?
0

İşverenler sigortasız çalıştırdığı işçilerin sigorta pirimlerini davada ispatlanırsa ödemek zorunda mıdır?

Şunu ifade etmek isterim ki SGK 01.10.2008 öncesine ait eksik ödenen sigorta pirimlerine ilişkin ceza kesse bile muhatap şirketler bu cezayı ödemek zorunda değil, işverenler verilen cezalar için sgk ya itiraz eder ve sonuç olumsuz olursa bile, dava açıp zamanaşımından kaynaklı ödeme emrinin iptalini isterlerse ilgili cezaları ödemek zorunda kalmaz ve ödeme emri iptal olur.

Örnek 2 EMSAL KARAR;

"... mahkemece tespitine karar verilen ve 01.10.2008 tarihinden önceki dönemlere ait hizmet sürelerine ilişkin prim alacakları yönünden zamanaşımı süresi ve başlangıcının, primlerin ait oldukları (muaccel oldukları) dönemde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir ... Mahkemece, zamanaşımı süresinin "borcun muaccel olduğu tarih" yerine, hizmet tesbiti kararının kesinleştiği tarihten başlatılması suretiyle eksik ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir..." (21. Hukuk Dairesi,  2015/20115 E. ,  2016/1584 K.)



"... uyuşmazlığın çözümünde hizmet tespiti davası ile tespitine karar verilen hizmet sürelerine ilişkin Kurumun prim alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususunun nasıl belirleneceği üzerinde durmakta da yarar vardır.
Hukuk devletinde, müktesep hakların korunması ile birlikte hukuk güvenliği de temel bir ilkedir. Öğretide de hukuk güvenliği temel bir ilke olarak kabul edilmiştir. Esasen, mevcut yasal düzenlemelere göre hareket eden kişilerin, bu yasal düzenlemeler nedeniyle tabi oldukları hukuki durumlarının yeni yasal düzenlemelerle değiştirilmemesi esastır. Anayasa Mahkemesinin, 30.11.2007, E.2006/61, K.2007/91, RG.23.02.2008, S.26796; ve 17.01.2008, E.2007/21, K.2008/40. sayılı kararlarına göre de, "hukuk güvenliği" hukuk devletinin temel unsurlarından biridir.
5510 sayılı Kanunun 93/2’inci maddesi uyarınca hizmet tespiti davasının 01.10.2008 tarihinden sonra kesinleştiği varsayılırsa, anılan maddenin bu tarihten önce muaccel duruma gelmiş prim alacaklarına uygulanması halinde kazanılmış hak ilkesi ihlal edilecektir. Eski mevzuata göre başlayan ve işleyen zamanaşımı süresi hizmet tespiti davasının sonuçlanması, işverenin yeni mevzuatla getirilen yeni bir zamanaşımı süresine yeniden tabi tutulması “hukuk güvenliği” ilkesini zedeleyecektir.
Aksi bir düşünce bu tür bir alacakla ilgili olduğu dönemdeki hukuk normlarına göre pozisyon alanları olumsuz etkileyebilir. Diğer bir deyişle bireylerin hukuki durumlarında kazandıkları haklarını ellerinden alabilir (Akın Levent, Prim Alacaklarına Uygulanacak Zamanaşımı, Çimento İşvereren Dergisi, Temmuz 2014, S. 4, C. 28, s. 39).
Kaldı ki, önceki mevzuata göre başlayan ve işleyen zamanaşımı süresi, hizmet tespiti davası ile kesilmediğine göre, bu davanın sonuçlanması ile işverenin yeni mevzuatla getirilen yeni bir zamanaşımı süresine yeniden tabi tutulması hak ve nesafet kurallarına da uygun olmayacaktır.
Bu durumda, hizmet tespiti davası sonucunda Kurumca tahakkuk ettirilen prim borçlarının tespitine karar verilen hizmetin geçtiği tarihte doğmuş olması, mahkeme kararının prim borcunun doğumuna değil varlığının tespitine yönelik olması, prim borcunun tespit kararına konu devrelere tahakkuk ettirilmesi ve gecikme zammının tespitine karar verilen tarihler itibariyle başlatılması ile 5510 sayılı Kanun’un 93/2’inci maddesinde yer alan zamanaşımı başlangıcının hizmet tespiti davasının kesinleştiği tarih olduğuna ilişkin özel nitelikli düzenlemenin, anılan Kanunun yürürlük tarihinden öncesine uygulanmasının mümkün olmaması hususları da gözetildiğinde, hizmet tespiti davası ile tespitine karar verilen hizmet sürelerine ilişkin Kurumun prim alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususu, alacağın doğduğu, tahakkuk ettirildiği (muaccel olduğu) tarihte yürürlükte bulunan kurallara göre belirlenmelidir.
Diğer bir ifadeyle, işveren tarafından bildirilmemiş sürelere ilişkin olarak açılan hizmet tespiti davası neticesinde, hizmetlerin tespitine karar verildiğinde, tespiti yapılan hizmet süresinin primlerini ödeme yükümlülüğü yönünden yukarıda belirtilen kronolojik dönemlere bağlı olarak işverenden bu primleri talep hakkının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı tespit edilebilecektir (Odaman Serkan, Sigorta Prim Alacaklarında Zamanaşımı, MESS-Sicil Dergisi, Aralık 2010, s. 141 vd).
Sonuç itibariyle, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsil zamanaşımı, diğer bir ifade ile zamanaşımının süresi ve başlangıç tarihi; alacağın doğduğu, tahakkuk ettirildiği (muaccel olduğu) tarihte yürürlükte bulunan kurallara göre belirlenecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.12.2013 gün ve 2013/10-433 E. 2013/1649 K.; 20.09.2006 gün ve 2006/21-546 E. 2006/565 K. ile 20.12.2006 gün ve 2006/21-806 E. 2006/814 K. sayılı kararları).
Yukarıdaki açıklamaların ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde, mahkemece tespitine karar verilen ve 01.10.2008 tarihinden önceki dönemlere ait hizmet sürelerine ilişkin prim alacakları yönünden zamanaşımı süresi ve başlangıcının, primlerin ait oldukları (muaccel oldukları) dönemde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
....
O hâlde, yerel mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır..."
(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2015/982 E., 2018/679 K.)

    -   Diğer
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için