Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Tacir, TTK. Madde 12:
0

Tacir, TTK. Madde 12:

Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/5591 E. , 2020/3933 K.
“…
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş ise de, dosyanın temyiz incelemesinin zuhulen duruşma yapılmaksızın tamamlandığı anlaşılmakla, HUMK'nun 440.maddesi uyarınca davalı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 10/09/2019 tarihli ve 2017/7900 E.-2019/6447 K.sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve dava dosyasının temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına karar verilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 07/07/2020 tarihinde temyiz eden davalı vekili Av. ... geldi .Karşı taraf adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan davalı vekilinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; 25.11.2014 tarihinde açtığı işbu davada; Davalı İdarece, 31.10.2014 tarih ve 2861 sayılı yazı ile 01.07.2009 tarihli kira sözleşmesi ile mülkiyeti Hazineye ait olan ve 3 yıllığına kiralanan taşınmazın, kira sözleşmesinin davalı idarece feshedilmesine karşın zamanında tahliye edilmediği belirtilerek sözleşmenin 14. maddesinde yer alan '' Kira süresinin sona ermesi veya sözleşmenin feshi halinde taşınmaz idareye teslim edilmezse, geçen her gün için , cari yıl kira bedelinin yüzde biri oranında ceza, itirazsız olarak ödenir." düzenlemesi uyarınca toplamda 711.808,93 TL ödenmesinin talep edildiğini; ancak, akdin feshinin usule aykırı olduğunu, taşınmaz üzerindeki yapının Hazine'ye hibe edildiğini, sözleşmeye aykırılığın giderilmesi için ihtar çekilip süre verilmediğini, kanunen geçerli kira sözleşmesine dayalı olarak taşınmazı kullanan davacıdan, sözleşme maddesi gereğince cezai şart talep edilemeyeceğini belirterek; davalı İdare'nin 31.10.2014 tarih ve 2861 sayılı yazısına konu 711.808.93 TL cezai şarttan borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; kira sözleşmesinin feshedildiği tarih itibariyle 818 sayılı BK'nun yürürlükte olduğu, bu kanunun 256. maddesi uyarınca akde aykırılık halinde kiracıya aykırılığı gidermesi için makul bir süre verilmesi gerektiği, kiracı akde aykırı davranarak taşınmaz üzerine bina yapmış ise de bunu ortadan kaldırması için kendisine makul bir süre verilmediği, taşınmaz üzerine yapılan bina ile ilgili olarak talepte bulunulmayacağına dair taahütname de verildiği gözetildiğinde feshin geçerli olmadığı; ayrıca, TBK'nun 346. maddesi uyarınca ceza koşulu ödeneceğine ilişkin anlaşmaların da geçmişe dönük olarak geçerli olmayacağı belirtilerek; davanın kabulü ile, davacının, ...'nün 31/10/2014 tarih ve 2861 sayılı yazısı uyarınca davalıya 711.808,93 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Somut olayda; Uyuşmazlık, cezai şart tazminatından sorumlu olunmadığına ilişkin menfi tespit istemine ilişkindir.Davaya konu cezai şart alacağının dayanağı, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 30/06/2010 tarihinde davalı İdare tarafından 2886 S.Y’nın 62. maddesi gereği, akde aykırılık nedeniyle tek taraflı olarak feshedilmesi olup kira sözleşmesinin feshedildiği tarih itibariyle 818 sayılı BK'nun yürürlükte olduğu, bu kanunun 256. maddesi uyarınca akde aykırılık halinde kiracıya aykırılığı gidermesi için makul bir süre verilmesi gerektiği, kiracı akde aykırı davranarak taşınmaz üzerine bina yapmış ise de bunu ortadan kaldırması için kendisine makul bir süre verilmediği; kaldı ki, akde aykırılık nedeniyle tahliye davası açma koşullarının bulunması durumunda bile mahkeme kararı ile tahliye ilamı alınmadığı sürece akdin sona erdiğinden söz edilemeyeceği; bu itibarla, davalı tarafın tek yanlı ve geçersiz olarak akdi feshetmesine dayanarak davacıdan cezai şart istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken; davacı kiracının tacir olduğu, bu durumda TBK 346 maddesi uygulamasının 01.07.2020 tarihine kadar erteli olduğu nazara alınmaksızın, TBK'nun 346. maddesi uyarınca ceza koşulu ödeneceğine ilişkin anlaşmaların da geçmişe dönük olarak geçerli olmayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de; bu yüzden kararın bozularak yeniden yargılama yapılmasında yarar görülmediğinden sonucu itibariyle doğru olan hükmün değiştirilen bu gerekçe ile 6100 Sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK'nın 438.maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına, karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle gerekçenin değiştirilmek suretiyle hükmün düzeltilerek ONANMASINA, 2.540 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere
, 07/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.”

  Avukat   -   Makaleler
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için