Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/10222 E. , 2018/500 K.
0

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/10222 E. , 2018/500 K.

17. Hukuk Dairesi 2015/10222 E. , 2018/500 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının trafik sigorta şirketi olduğu aracın yaya olan davacıların desteğine çarparak ölümüne neden olduğunu, kazanın davalı tarafın kusurundan kaynaklandığını belirterek, davacı ... için 5.000,00 TL, ... için 2.500,00 TL ve ... için 2.500,00 TL destek tazminatı ile 5.000,00 TL cenaze giderinin kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş iken; ıslah dilekçesi ile talebini yükseltmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna dayanılarak, kısa kararda yalnızca davanın kabulüne karar verildiği belirtilip gerekçeli kararda da davanın kabulüne, 13.851,46 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 1.875,00 TL cenaze ve defin alacağı olmak üzere toplam 15.726,46 TL'nin sigortaya başvuru tarihi olan 28.01.2013 tarihini takip eden sekizinci işgünü olan 08.02.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğünün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak keza İBK'nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir.Tefhim edilen hüküm başka gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK.’nun 381.-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK m. 294 - 297), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK m. 297/II); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.Eldeki davada kısa kararda yalnızca davanın kabulüne ibaresi yer almışken gerekçeli kararda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozma nedeni yapılmıştır.
Kabule göre de;
2-BK'nun 45/2. maddesi gereği, Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda hükmedilmesi gereken maddi tazminat, davacıların daha önce aldıkları ancak murisin ölümü sonucu artık alamayacakları destek miktarıdır. Yoksun kalınan gerçek destek miktarının tespit edilebilmesi için öncelikle desteğin sağlığında elde ettiği net gelirin doğru saptanması icab eder. Mahkemece, internet kafe işlettiği iddia edilen desteğin geliri konusunda usulüne uygun olarak ekonomik ve sosyal durum araştırması yaptırılmadan, gelir ve vergi kayıtları celp edilmeden, desteğin söz konusu işe şahsi katkısı tespit edilerek muhtemel geliri tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmeden, asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması da doğru görülmemiştir.
3-Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçek1eşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 364/1. maddesinde "herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür" düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise "kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır" düzenlemesine yer verilmiştir.Eldeki davada desteğin babasının destekten önce vefat ettiği, davacı kardeşlerin destekle birlikte aynı evde yaşadıkları ve geçimlerinin de destek tarafından sağlandığı, desteğin ölümü ile de davacıların yoksulluğa düştükleri ispat edilmiş iken kardeşler hakkında destekten yoksun kalma isteminin reddine karar verilmesi de isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1), (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile verilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 01/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

  Avukat   -   Yargıtay Kararları
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için