Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/3781 E. , 2019/6548 K.
0

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/3781 E. , 2019/6548 K.

3. Hukuk Dairesi 2019/3781 E. , 2019/6548 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ



Taraflar arasında görülen menfi tespit ve aboneliğin tesisi davasının ilk derece mahkemesince menfi tespit talebinin kısmen kabulüne, abonelik tesisi talebinin kabulüne dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile menfi tespit talebinin kabulü ile abonelik tesisi talebinin reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:


Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davaya konu yeri gıda market olarak işletmeye başladığını, davalı kuruma müracaat ederek adına elektrik aboneliği sözleşmesi yapılmasını talep ettiğini, ancak eski abonenin borçları nedeni ile sözleşme yapılamayacağını, önce eski borçların ödenmesinin gerektiği belirtilerek sözleşme yapılmadığını, bu nedenlerle eski abonelik üzerinden elektrik kullanımını sürdürdüğünü, davalı tarafından kaçak elektrik kullanımı nedeni ile kaçak tahakkuku yapıldığını, eski abonenin borçlarından sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek kira sözleşmesinin yapıldığı 01/09/2014 tarihinden bu yana kullandığı elektrik tüketiminin kaçak olmadığının tespiti ile normal kullanımdan doğan borcunun tespitine, kurumun fazla talep ettiği kaçak kullanım bedelinden davacının sorumlu olmadığının tespitine, davalı ile elektrik aboneliğinin tesisisine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davanın ticaret mahkemelerinde açılması gerektiğini, abonelik tesisi talebinin BEPSAŞ' a yöneltilmesi gerektiğini, bu talep yönünden husumetinin olmadığını, dava konusu yerde eski abonelik sözleşmesinin 09/05/2014 tarihinde fesih edildiğini, sözleşme iptali sonrası ilgili mahalde yapılan kontrolde abonelik sözleşmesi yapılmadan davacı tarafından enerji kullanımı yapıldığının tespit edildiğini, abonesiz kaçak kullanım adı altında 49.446,10 TL bedelin taahhuk ettirildiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, davacının 34.632,03 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine, davalı ...Ş ile davacı arasında abonelik sözleşmesi tesisine karar verilmiş, ilk derece mahkemesinin kararına karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davacı tarafın menfi tesbit talebinin kabulü ile , taleple bağlı kalınarak davacının davalıya 23/02/2015 ( son ödeme ) tarihli fatura ile ilgili olarak 10.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafın, davalı ...Ş ile aralarında abonelik sözleşmesi tesisine ilişkin talebinin pasif husumetten reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava, kaçak elektrik kullanımından kaynaklı menfi tespit talebi ile abonelik sözleşmesi tesisi talebine ilişkindir.
TTK'nun 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında "Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda..."sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 12.maddesinde "Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir" hükmünü içermektedir. 26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, "6102 sayılı Kanun'un 5.maddesinin başlığı" 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler" şeklinde, 1.fıkrasında yer alan "davalara" ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki "çekişmesiz yargı işlerine" şeklinde 3.ve 4. fıkraları "Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır." şekilde değiştirilmiştir.
6102 sayılı TTK 16/1.maddesinde : "Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar." ve TTK'nun 19.maddesinde "Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır" hükmü bulunmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; 16.01.2015 tarihli kaçak elektrik tutanağında abone grubunun ticarethane olarak belirlendiği, davacı tarafından dava dilekçesinde davaya konu yerin ticari işletme olduğunun belirtildiği, yine davacı tarafından mahkemeye sunulan 13.12.2016 tarihili dilekçede; iş yerinde yirmiye yakın işçi çalıştırıldığını, kahvaltı ve şarküteri alanında faaliyet gösteren gurme market olduğunun ifade
edildiği görülmektedir. Davacı tarafın davaya konu işletmeye dair beyanları kendisini bağlamaktadır. Bu halde görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur.
Mahkemece; davanın ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken bu yönün gözardı edilerek, yazılı şekilde davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-)Bozma kapsamına göre davacının sair temyiz itirazları bu aşamada incelenmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK'nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HMK'nın 373. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 11.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

  Avukat   -   Yargıtay Kararları
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için