Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 1999/131 E. , 1999/505 K.
0

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 1999/131 E. , 1999/505 K.

Vergi Dava Daireleri Kurulu 1999/131 E. , 1999/505 K.
"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1999/131
Karar No: 1999/505

Temyiz Eden: ... Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf: ...

İstemin Özeti: Ortağı ve yasal temsilcisi olduğu limited şirketin vadesinde ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla 213 sayılı Yasanın 10 uncu maddesi uyarınca davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
Davayı inceleyen ... Vergi Mahkemesi ilk kararıyla ödeme emrini iptal etmiş, Danıştay Onbirinci Dairesinin bozma kararı üzerine verdiği 5.12.1995 günlü, E:1995/1117, K:1995/1226 sayılı kararıyla; 1992 yılında faaliyetini sürdüren limited şirkete ait defter ve belgelerin ibrazı istenen yazının ortaklıktan ve kanuni temsilcilikten ayrılan ...'in ikamet adresinde eşine tebliğ edilmesine rağmen ibraz edilmemesi üzerine yapılan cezalı tarhiyatın yasaya uygun olarak kesinleşmiş bir kamu alacağı niteliği kazanmadığı, bu nedenle sorumlu sıfatıyla davacıdan istenemeyeceği gerekçesiyle ödeme emrini iptal etmiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Onbirinci Dairesi, 24.9.1997 günlü, E:1996/3918, K:1997/3023 sayılı kararıyla; vergi mahkemesince bozma esasları doğrultusunda dava konusu ödeme emrine konu olan borcun ait olduğu dönemde davacının şirketteki kanuni temsilcilik sıfatının tespit edilmesi gerektiği halde, davacı tarafından dava dilekçesi dahil hiçbir aşamada ileri sürülmeyen hususlar nazara alınmak suretiyle, kamu alacağının davacının şirket ortağı ve temsilci olduğu 1987 yılının Nisan ve Mayıs dönemlerine ait olduğu da gözardı edilerek ödeme emrinin iptalinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan ... Vergi Mahkemesi, ... günlü, E: ..., K: ... sayılı kararıyla; ödenmesi istenen borç her ne kadar davacının yöneticilik yaptığı dönemi kapsamakta ise de davacının sorumluluğunun yöneticilik döneminde beyanname verilmemesi, beyan edilmiş bir borcun ödenmemesi veya yapılan inceleme sonucunda noksan beyan tespiti hallerinde söz konusu olabileceği, kendisinin kanuni temsilcilik sıfatının sona ermesinden sonraki yöneticilerin defter ibraz etmeme eylemi dolayısıyla katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek yapılan tarhiyatta davacının kasıt ve ihmalinden söz edilemeyeceğinden adına düzenlenen ödeme emrinin hukuka uygun bulunmadığı gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararını temyiz eden vergi dairesi müdürlüğü ödeme emrine konu vergi borcunun ait olduğu dönemde davacının şirket ortaklığının ve yasal temsilcilik sıfatının devam edip etmediği tespit edilmeden ve iddia etmediği hususlar dikkate alınarak ödeme emrinin iptalinde yasaya uygunluk bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi ...'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı ...'in Düşüncesi: 213 sayılı Yasanın 10.md uyarınca düzenlenen ödeme emrini, "vergi borcunun zamanında tahakkuk ettirilerek ödenmemiş olmasında davacının ihmali veya kastı bulunduğu yolunda herhangi bir tespit bulunmadığı, ortaklıktan ve yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı tarihten sonraki dönemlere ilişkin şirket vergi borcunun davacıdan istenilmesinde yasal isabet görülmediği" gerekçesiyle iptal eden vergi mahkemesi kararı davalı idarenin temyiz isteminde bulunması üzerine Danıştay 11.Dairesince, "müşteriden tahsil edilmiş bulunan amme alacağının süresinde vergi dairesine ödenmemesi halinde doğrudan kanuni temsilciye yönetilmesi gereken "ihmal" unsurunun varlığının kabulü gerektiği, buna göre kanuni temsilcisi bulunduğu şirketin vergi borcunu zamanında vergi dairesine yatırmayan davacının verginin ödenmemesinde ihmalinin açık olduğu, ancak ilgili dönemde kanuni temsilcilik sıfatının sona erip ermediği hususu yeterince araştırılıp irdelenmeksizin vergi mahkemesince ödeme emrinin iptaline karar verilmesinde isabet görülmediği" gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma kararı üzerine vergi mahkemesi bu kez "E: ..., E: ... sayılı dosyaların incelenmesinden şirkete ait borcun kesinleştirilmesine ilişkin işlemlerin yasal olmadığının anlaşıldığı, buna göre davacı adına düzenlenen ödeme emrinin de yasal olmadığı" gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar vermiş, Danıştay 11.Dairesi ise "vergi mahkemesi tarafından bozma esasları doğrultusunda, dava konusu ödeme emri içeriği vergi borcunun ilgili olduğu dönemde davacının limited şirket ortaklığı ve kanuni temsilcilik sıfatının tespit edilmesi gerektiği halde, davacı tarafından dava dilekçesi dahil hiçbir aşamada ileri sürülmeyen hususlar nazara alınmak suretiyle, istenen kamu alacağının davacının şirket ortağı ve temsilci olduğu 1987 yılının Nisan ve Mayıs dönemlerine ait olduğu hususu da gözardı edilerek ödeme emrinin iptalinde hukuki isabet görülmediği" gerekçesiyle bozma kararı vermiş, bozma kararına uymayan vergi mahkemesi "yasal şekilde kesinleştirilmeyen borç nedeniyle davacı adına düzenlenen ödeme emrininde yasal olmadığı, ödeme emri içeriği borcun davacının kanuni temsilci olduğu dönemlere ilişkin bulunduğu, ancak davacının sorumluluğunun kanuni temsilci olduğu dönemlerde beyanname verilmemesi beyan edilmiş bir borcun ödenmemesi veya yapılan inceleme sonucunda noksan beyan tesbiti hallerinde söz konusu olabileceği, kendisinin, kanuni temsilcilik sıfatının sona ermesinden sonraki yöneticilerin defter ibraz etmemesi eyleminden doğan bir yaptırım olan katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilmemesi şeklindeki tarhiyatta davacının kasıt ve ihmalinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle ısrar kararı vermiş, davalı idarece karar temyiz edilmiştir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile Vergi Mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Paylarını bir üçüncü kişiye tüm hak ve yükümlülüğüyle 27.10.1987 tarihinde devrederek ortaklığından ayrıldığı limited şirketin defter ve belgelerinin ibraz edilmemesi nedeniyle katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek şirket tüzel kişiliği adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptaline ilişkin ısrar kararı vergi dairesi müdürlüğünce temyiz edilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58 inci maddesinde kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın borcunun bulunmadığı, kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı iddialarıyla 7 gün içinde dava açabileceği kurala bağlanmıştır. Ödeme emrine karşı açılacak davalarda ileri sürülebilecek hukuka aykırılık halleri, "istenen borcun bulunmadığı", "kısmen ödendiği" veya "zamanaşımına uğradığı" iddialarıyla sınırlandırılmıştır. Aynı Yasanın 55 inci maddesine göre ödeme emri düzenlenebilmesi için kamu alacağının kesinleşmiş olmasına rağmen vadesinde ödenmemiş olması gerekmektedir.
Davaya konu ödeme emrinin, ... Limited Şirketindeki paylarını 14.1.1988'de ticaret sicilinde tescil edilen 27.10.1987 tarihli devir sözleşmesiyle devrederek ortaklık ve yönetim kurulu üyeliğinden ayrılan davacı ve ortağı ...'den 3.2.1992 tarihli yazıyla istenen şirkete ait 1987 yılı defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle şirketin Nisan ve Mayıs 1987 dönemlerinde uyguladığı katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek resen salınan cezalı katma değer vergisinin vadesinde ödenmemesi üzerine düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi indiriminin kabul edilebilmesi için yasal defterlere kayıtlı olduğunun kanıtlanması yükümlülüğü, yönetim kurulundan fiilen ayrılmakla şirketin vergi ödevlerinin yerine getirilmesi konusunda yetkisi kalmayan davacıya değil faaliyeti sürmekte olan şirkete aittir.
Davacının kanuni temsilcilik sıfatının sona ermesinden sonraki şirket temsilcileri tarafından yerine getirilmesi gereken defter ve belge ibraz etme ödevinin davacı tarafından yerine getirilmediğinden bahisle yapılan tarhiyatta davacının kasıt ve ihmali bulunduğundan söz edilerek Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesi uyarınca şirketten alınamayan vergi ve cezalardan sorumlu tutulması hukuka uygun bulunmamaktadır.
Bu durumda davacı iddialarının 6183 sayılı Yasanın 58 inci maddesinde yazılı nedenlerden olan "borcun bulunmadığı" iddiası kapsamında kabulü ile ödeme emrinin iptali yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 26.11.1999 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X - K A R Ş I O Y
Temyiz isteminin kabulü ile ödeme emrinin iptali yolundaki ısrar kararının Danıştay Onbirinci Dairesinin 24.9.1997 günlü, E:1996/3918, K:1997/3023 sayılı bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan karara katılmıyoruz.

  Avukat   -   Danıştay Kararları
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için