Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Genel Değerleme İlkeleri, TTK. Madde 78-81:
0

Genel Değerleme İlkeleri, TTK. Madde 78-81:

Finansal tablolarında yer alan varlıklar ile borçlarla ilgili olarak, aşağıdakilerle sınırlı olmamak ve Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen ilkeler de dikkate alınmak üzere şu değerleme ilkeleri geçerlidir: a) Bir önceki dönemin kapanış bilançosundaki değerler ile faaliyet döneminin açılış bilançosundaki değerler birbirinin aynı olmalıdır.
b) Fiilî veya hukuki duruma aykırı olmadıkça, değerlemelerde işletme faaliyetinin sürekliliğinden hareket edilir.
c) Bilanço kapanış gününde, varlıklar ve borçlar teker teker değerlendirilir.
d) Değerleme ihtiyatla yapılmalıdır; özellikle de bilanço gününe kadar doğmuş bulunan bütün muhtemel riskler ve zararlar, bunlar bilanço günü ile yılsonu finansal tablolarının düzenlenme tarihi arasında öğrenilmiş olsalar bile, dikkate alınır; kazançlar bilanço günü itibarıyla gerçekleşmişlerse hesaba katılır. Değerlemeye ilişkin olumlu ve olumsuz farkların dönem sonuçlarıyla ilişkilendirilmesinde Türkiye Muhasebe Standartlarındaki esaslara uyulur.
e) Faaliyet yılının gider ve gelirleri, ödeme ve tahsilat tarihlerine bakılmaksızın yılsonu finansal tablolarına alınırlar.
f) Önceki yılsonu finansal tablolarında uygulanmış bulunan yöntemler korunur. Standartlarda öngörülen hâllerde ve istisnai durumlarda birinci fıkradaki ilkelerden ayrılınabilir.
Duran ve dönen varlıklar Türkiye Muhasebe Standartları uyarınca bu standartlarda gösterilen ölçülere göre değerlenir. Borçlar ve diğer kalemler için de aynı standartlar uygulanır. Değerlemede uygulanacak değerlerin belirlenmesi, tanımları, kapsamları, uygulanacak kalemlerin gösterilmesi ve değişiklikler Türkiye Muhasebe Standartlarına tabidir. Şartların gerçekleşmesi hâlinde Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen değerlemeyi basitleştirici yöntemler uygulanır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/1175 E. , 2020/2599 K.
“….
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki maden arama katkı payı alacağı davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 23/12/2019 gün ve 2017/1769-2019/6225 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’un 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan karar düzeltme itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının diğer karar düzeltme itirazlarına gelince;
Dava, maden arama katkı payı alacağı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, Dairemizin 23/12/2019 gün, 2017/1769 Esas ve 2019/6225 Karar sayılı ilamı ile onanmış, davalı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 04/04/1989 tarihli sözleşme ile maden sahasının ruhsatının davalıya devredildiğini, ruhsat sahasının 19/07/1999 tarihinde işletme ruhsatı ve iznine bağlandığını, teknik heyet tarafından yapılan incelemede davalının ruhsat alınmasını müteakip ilk altı ay içinde sahada üretime yönelik faaliyette bulunmadığının tespit edildiğini, bunun üzerine davaya konu ruhsatın feshedildiğini, 16/08/2005 tarihinde başka bir şirkete maden arama ruhsatı verildiğini, davalının kusurlu davranışı sebebiyle davacının mahrum kaldığı gelirden sorumlu olacağını belirterek ödenmeyen maden arama katkı payının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, maden sahasına ilişkin ruhsatın iptal edilmesinde kusurlu olan davalının, maden işletme ruhsatının alındığı 19/07/1999 tarihi ile aynı ruhsatın davadışı şirkete devredildiği 27/07/2005 tarihi arasında ödenmesi gereken maden arama katkı payı alacağından sorumlu olduğu, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin halen yürürlükte bulunması sebebiyle alacağın zamanaşımına uğramadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, taraflar arasında Kayseri ili Merkez ilçesi ÖNİR: 276 ruhsat numaralı maden sahasının davalıya devrine ilişkin Ankara 17. Noterliği’nde 04/04/1989 gün ve 07949 yevmiye numaralı sözleşmenin imzalandığı, davalının işletme projesi hazırlayarak, 28/04/1989 tarihinde MİGEM’e başvurmak suretiyle işletme ruhsatı ve işletme izni talebinde bulunduğu, 19/07/1999 tarihinde davalıya İR:6201 numaralı işletme ruhsatı ve işletme izni verildiği, 18/09/2000 tarihli kurum denetiminde davalı şirket tarafından sahada herhangi bir üretimin yapılmadığı hususunun tespit edildiği, bunun üzerine ruhsat alınmasını müteakip ilk altı ay içinde sahada üretime yönelik faaliyette bulunmadığından 3213 sayılı Maden Kanununun 26. maddesi gereği 10/11/2000 gün ve 1644 sayılı MİGEM oluru ile ruhsatın feshedildiği, davalının bu fesih kararının iptali için idare mahkemesinde açtığı davanın reddedildiği, verilen kararın davalıca temyizi üzerine Danıştay’ın 27/02/2003’te ret kararını onadığı, 26/05/2004 tarihinde kararın kesinleştiği, akabinde davacı kurum tarafından ruhsat sahasının yeniden ihaleye çıkarıldığı, 16/08/2005 tarihinde ise davaya konu maden sahası hakkında başka bir şirkete maden arama ruhsatı verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık; taraflar arasında 04/04/1989 tarihinde imzalanan, ÖİR:276 ruhsat nolu sahaya ait ruhsat hakkının devrine ilişkin sözleşmenin “İşletmecinin Yükümlülükleri” başlıklı 6. maddesinin (e) bendinde işletmeci tarafından ödenmesi taahhüt edilen maden arama katkı payı alacağına ilişkin olup, davacı 1999-2005 yılları arasında davalı tarafça ödenmemiş olan maden arama katkı payını talep etmektedir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesine (6098 sayılı TBK’nun 146. maddesi) göre; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olacağı, aynı Kanunun 128. maddesine (6098 sayılı TBK’nun 149. maddesi) göre ise zamanaşımının, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlayacağı hüküm altına alınmıştır.
Anılan sözleşmenin 6. maddesinin (e) bendinde, işletmecinin, MTA'ya işletmenin ömrü boyunca, 3213 sayılı Maden Kanununun 14. maddesi ve bu Kanunun uygulanmasına dair Yönetmeliğin 32. ve 33. maddeleri esasına göre hesap edilen brüt bilanço karının %5’i kadar meblağı maden arama katkı payı olarak ödemeyi kabul ettiği ve bu meblağı müteakip yılın Mart ayı sonuna kadar MTA veznesine yatırmayı da taahhüt ettiği, buna göre söz konusu alacağın dönemsel ödemeleri içermekte olduğu, her yıla ait maden arama katkı payı alacağının müteakkip yılın Mart ayı sonunda muaccel olmakla birlikte, her bir yıla ait alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğu anlaşılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde davalının cevap dilekçesi ile süresinde zamanaşımı def’inde bulunmuş olduğu, maden arama katkı payı alacağının muacceliyeti için sözleşmenin feshinin gerekmediği, sözleşmenin 6-e maddesi uyarınca, her yıla ait alacağın muaccel olacağı tarihin taraflar arasında kararlaştırılmış olduğu, buna göre davanın açıldığı 20/03/2014 tarihi nazara alındığında geriye doğru en fazla 10 yıl öncesi yani 20/03/2004 tarihi sonrasında muaccel olan alacakların talep edilebileceği kanaatine varılmıştır.
Şu halde davalının zamanaşımı def’i ve davaya konu maden arama katkı payı alacaklarının muacceliyet tarihleri dikkate alınmadan davanın tümden kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Dairemizce, hükmün onanmasına karar verilmiş ise de; kararın açıklanan nedenle bozulması gerekir. Şu halde; karar düzeltme istemi HUMK’un 440-442 maddeleri uyarınca kabul edilmeli Dairemizin 23/12/2019 gün, 2017/1769 Esas ve 2019/6225 Karar sayılı onama kararı kaldırılmalı, karar açıklanan nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle HUMK’un 440-442 maddeleri gereğince karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 23/12/2019 gün, 2017/1769 Esas ve 2019/6225 Karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer karar düzeltme isteklerinin (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davalıdan önce alınan onama harcı ile peşin alınan tashihi karar harcının istek halinde geri verilmesine 07/07/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.”

  Avukat   -   Makaleler
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için