Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Cezası, Türk Ceza Kanunu Madde 155:
0

Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Cezası, Türk Ceza Kanunu Madde 155:

Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Ceza Genel Kurulu 2018/107 E. , 2020/144 K.
“…
Sanıklar ... ve ... hakkında rüşvet suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanık ...'in eyleminin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK'nın 257/3, 62, 50/1-a ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye, sanık ...'nın beraatine ilişkin Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.10.2011 tarihli ve 241-222 sayılı hükümlerin, sanık ... ve müdafisi ile şikâyetçi Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 14.01.2016 tarih ve 9333-344 sayı ile;
"Suçtan zarar gören ve kovuşturma aşamasında duruşmadan haberdar edilmeyen şikâyetçi Hazine vekilinin katılma talebinin 3628 sayılı Kanun'un 17 ve 18. maddeleri ile CMK'nın 237/2 ve 260. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak kabulüne karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık ...’un, son soruşturma kararının verildiği 14.12.2009 tarihinde Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesinde üye hâkim olarak görev yaptığının anlaşılması karşısında, 2802 sayılı Kanun'un 90 ve 91. maddeleri uyarınca, hakkındaki son soruşturmanın Yargıtay görevli ceza dairesinde yapılması gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla yazılı şekilde hükümler kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesince 06.05.2016 tarih ve 68-230 sayı ile sanık ... hakkında, 25.11.2006 tarih ve 68-230 sayı ile de sanık ... hakkında görevsizlik kararları verilerek dosyanın görevli Yargıtay Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Sanıkların beraatlerine ilişkin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince verilen 11.10.2017 tarihli ve 5-13 sayılı hükümlerin, Yargıtay Cumhuriyet savcısı ve katılan Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “Onama ve bozma” istemli 26.02.2018 tarihli ve 4 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Temyiz incelemesi yapan Ceza Genel Kurulunca dosya incelenip görüşülerek gereği düşünüldü:
İnceleme dışı sanık ... hakkında görevi kötüye kullanma ve yargı görevi yapanı etkileme, inceleme dışı sanıklar ... ve ... hakkında görevi kötüye kullanma suçlarından kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları itirazın reddine karar verilmek suretiyle kesinleşmiş olup temyizin kapsamına göre inceleme sanıklar ... ve ... hakkında rüşvet suçundan kurulan beraat hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına göre;
İsimsiz ve tarihsiz dilekçe ile sanık ... hakkında yapılan şikâyet üzerine Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığınca 11.03.2009 tarih ve 200 sayı ile 2802 sayılı Kanun’un 82. maddesi uyarınca soruşturma izni talebinde bulunulduğu, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce 12.05.2009 tarihli olur ve 5065 sayı ile iddiaların adalet müfettişi tarafından incelenmesi gerektiğine karar verildiği, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce 24.09.2009 tarih ve 9549 sayı ile sanık ...'un inceleme dışı sanık ...’ın tahliyesine karar verdiği iddiası hakkında kovuşturma izni verildiği,
Sanık ...’un 41101 sicilli olduğu ve mesleğe 24.10.2000 tarihinde başladığı, suç tarihinde Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi olduğu,
Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığının 12.11.2009 tarihli ve 2943-204 sayılı iddianamesi ile; sanık ...’un, TCK'nın 252/1-2 ve 53. maddeleri uyarınca rüşvet suçundan cezalandırılması için yetkili ve görevli Çorlu Ağır Ceza Mahkemesinde yargılama yapılabilmesi için 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 89 ve 90. maddeleri gereğince karar verilmesinin kamu adına talep ve iddia olunduğu,
Hakimler ve Savcılar Kurulunun müstemir yetkilerin düzenlenmesine ilişkin 23.10.2009 tarihli ve 461 sayılı kararına göre sanık ...’un Osmaniye Ağır Ceza Mahkemesinde üye hâkim olduğu ve kararı 30.10.2009 tarihinde tebliğ aldığı,
Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesince 14.12.2009 tarih ve 223-269 sayı ile; sanık ... hakkında TCK'nın 252/1-2 ve 53/1-5. maddeleri uyarınca yargılama yapılmak üzere 2802 sayılı Kanun’un 89/2 ve 90/2. maddeleri uyarınca son soruşturmanın açılmasına, sanık hakkındaki yargılamanın aynı Kanun’un 89/2 ve 91/1. maddeleri yollamasıyla 90/2. maddesi gereğince Çorlu Ağır Ceza Mahkemesinde yapılmasına karar verildiği,
Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığının 03.06.2009 tarihli ve 2450-154 sayılı iddianamesi ile sanık ... ve inceleme dışı sanık ...’ın TCK'nın 252/1-2-3, 38 ve 53. maddeler uyarınca rüşvet, inceleme dışı sanık ...’in TCK'nın 252/1-2-3, 277, 37/1, 63 ve 53. Maddeler gereğince rüşvet ve yargı görevi yapanı etkileme, inceleme dışı sanık ...’ın ise TCK'nın 252/1-2-3, 37/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca rüşvet suçlarından cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasının Çorlu Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/241 esas sırasına kaydedildiği,
Çorlu Ağır Ceza Mahkemesinin 22.02.2010 tarihli ve 60-29 sayılı kararı ile sanık ... hakkında rüşvet suçundan açılan kamu davasının, sanık ... ve inceleme dışı sanıklar..., Hayrettin ve Turgay hakkında devam eden Çorlu Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/241 esas numaralı dava dosyası ile birleştirilmesine ve yargılamanın 2009/241 esas numaralı dosya üzerinden yürütülmesine karar verildiği,
Çorlu Ağır Ceza Mahkemesinin 07.10.2011 tarihli ve 241-222 sayılı kararı ile; inceleme dışı sanık ...’in görevi kötüye kullanma suçundan TCK'nın 40/2 yollamasıyla 38. Madde gereğince, 257/3 ve 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis; yargı görevi yapanı etkileme suçundan TCK'nın 277 ve 53. madde uyarınca 5 ay hapis; cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve CMK'nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanık ...’in rüşvet suçundan beraatine, inceleme dışı sanıklar Turgay ve...’ın görevi kötüye kullanma suçundan TCK'nın 40/2 yollamasıyla 38. madde gereğince, 257/3 ve 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve CMK'nın 231. madde uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlara müdafilerinin itiraz etmeleri üzerine Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.12.2011 tarihli ve 2010 Değişik iş sayılı kararı ile itirazların reddedilmesi üzerine aynı tarihte kesinleştiği, inceleme dışı sanık ... müdafisinin itirazının ise kabul edilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırıldığı ve bu sanık bakımından ayırma kararı verilerek mahkemenin 2011/483 esas sırasına kaydedildiği,
UYAP sisteminden yapılan sorgulamada, hakkındaki davanın ayrılmasına karar verilen inceleme dışı sanık ... hakkında Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesince 05.03.2012 tarih ve 483-86 sayı ile; TCK'nın 40/2. maddesi yollamasıyla TCK’nın 38. madde gereğince, 257/3 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve CMK'nın 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği,
Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/7737 soruşturma numaralı dosyasında; nitelikli dolandırıcılık ve ihaleye fesat karıştırma suçundan şüpheliler..., ..., ... ve...’ın Çorlu 1. Sulh Ceza Mahkemesince 19.12.2008 tarih ve 333 sayı ile tutuklanmalarına karar verildiği, şüpheli... müdafilerinin tutukluluğa itiraz talebinin Çorlu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.12.2008 tarihli ve 221 Değişik iş sayılı kararı ile reddedildiği, diğer şüpheliler ... ve... müdafilerinin tutukluluğa itiraz talebinin ise Çorlu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.12.2008 tarihli ve 230 Değişik iş sayılı kararı ile reddedildiği, sonrasında şüpheli... müdafilerinin tahliye taleplerinin Çorlu 1. Sulh Ceza Mahkemesi hâkimi tanık ... tarafından 05.01.2009 tarih ve 3 sayı ile reddine ve şüphelinin tutukluluk hâlinin devamına karar verildiği, şüpheli... müdafilerinin 05.01.2009 havale tarihli dilekçe ile yaptıkları itirazın Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi sanık ... tarafından 05.01.2009 tarih ve 2 Değişik iş sayı ile şüphelinin üzerine atılı ve halen soruşturması yürütülen suç vasfının değişmesi ihtimali, sabit ikametgâh sahibi olup kaçma şüphesi uyandırmaması, bu aşamada tutukluluğun devam etmesinin ağır bir tedbir niteliği taşıyacağı gerekçeleriyle kabulüne ve tahliyesine karar verildiği, şüpheliler... ve ... müdafisi Avukat Kemal Kaan’ın 09.01.2009 havale tarihli dilekçe ile tahliye isteminde bulunduğu, Çorlu 1. Sulh Ceza Mahkemesi hâkimi tanık ...’un 09.01.2009 tarih ve 27 Değişik iş sayı ile talebin reddine karar verdiği, ...ve ... müdafisinin 09.01.2009 havale tarihli dilekçe ile karara yaptığı itiraz üzerine Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi sanık ...’un 09.01.2009 tarih ve 2009/14 Değişik iş sayı ile, delillerin büyük ölçüde toplanmış olması, kaçma şüphesi bulunmaması, kendiliğinden teslim olmaları, Cumhuriyet Başsavcılığınca aynı konu ile ilgili olarak yapılan diğer soruşturmalarda tutuklama tedbirine başvurulmaması, suçun vasfının değişme ihtimalinin olması, toplanan delillere ve yüklenen suçun mahiyetine göre tutuklama tedbirinin bu aşamada ağır olması gerekçeleriyle itirazın kabulüne ve şüpheliler ... ile...’ün tahliyelerine karar verdiği, dosyada mevcut olan UYAP safahat bilgilerinin incelenmesinde dosyanın Çorlu 1. Sulh Ceza Mahkemesince saat 19.33.53'de UYAP sistemi üzerinden Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesine gönderildiği, 19.43.22'de 1. Asliye Ceza Mahkemesinde zabıt kâtibi tarafından UYAP ekranından dosyanın açıldığı, 19.43.47'de müteferrik karar sonucunun kaydedildiği, 19.43.48'de dosyanın kapatıldığı, 19.51.36'da da tahliye müzekkeresinin yazıldığı, şüpheliler hakkında ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlarından cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasında Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/85 esas sayılı dosyası kapsamında yapılan yargılamanın 29.04.2009 tarihli birinci oturumunda... ve ...’ün edimin ifasına fesat karıştırma ve dolandırıcılık suçlarından, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların olması, davranışlarının tanıklar ve başkası üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususunda kuvvetli şüphe oluşturması gerekçeleriyle tutuklanmalarına karar verildiği,
04.06.2009 tarihli HTS raporu inceleme tutanağına göre; inceleme dışı sanık ... ile sanık ... arasında gerçekleşen telefon kayıtlarına göre, 01.12.2008'de ve 22.12.2008'de birer kez, 23.12.2008'de dört kez, 25.12.2008'de üç kez olmak üzere toplamda dokuz kez, inceleme dışı sanık ...'ın tahliye olduğu 05.01.2009 tarihinde dört kez, ...ve ...’ün tahliye olduğu 09.01.2009 tarihinde iki kez görüşmenin gerçekleştiği, Çorlu 1. Sulh Ceza Mahkemesince iletişimin tespitine karar verildiği, 22.02.2009 tarihinden otelde konaklamanın gerçekleştiği 03.04.2009 tarihine kadar sanık ... ile inceleme dışı sanık ...'in toplam yetmiş iki kez telefonda görüştükleri,
Çorlu Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığının 20.02.2009 tarihli ve 81 sayılı yazısına göre; ceza mahkemeleri nöbetçi hâkimi ve sorgu hâkimi nöbetinin hafta içi 08.00-17.00, hafta sonu 08.00-08.00 saatleri arasında olduğu, 05.01.2009-11.01.2009 tarihleri arasında ceza mahkemeleri nöbetçi hâkiminin tanık ... ... olduğu,
Ankara Emniyet Müdürlüğünün 10.04.2009 tarihli ve 10 sayılı yazısına göre; inceleme dışı sanık ... ve sanık ...’un Ankara Dedeman Oteline 03.04.2009 tarihinde beraber giriş yaptıkları, Turgay’ın 617, sanık ...'un ise 629 numaralı odada kaldığı, 04.04.2009 tarihinde otelden ayrıldıkları, inceleme dışı sanık ...’ın kaldığı oda için 344.93 TL, sanık ...’un kaldığı oda için ise 243.93 TL konaklama ücretinin... Grup İnş. Turz. İth. İhr. Ltd. Şti. adına fatura edilip anılan şirket tarafından ödendiği, ilgili faturaya göre odada ikinci kişi farkı da olmak üzere inceleme dışı sanık ... adına toplam 344.93 TL’lik fatura tanzim edildiği,
UYAP sisteminden temin edilen Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.01.2013 tarihli ve 85-12 sayılı kararına göre; dosyanın sanıkları..., ...ve ... hakkında ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlarından beraat kararları verildiği, sanıkların gözaltında ve tutuklulukta geçirdikleri süreler için CMK’nın 141-144. maddeleri uyarınca tazminat istemeye hakları olduğunun CMK’nın 141/2 ve 231/3. maddeleri uyarınca bildirilmesine dair verilen kararların temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
Çorlu KOM Grup Amirliğinin 20.02.2009 tarihli yazısına göre; inceleme dışı sanık ...’ın tahliyesinin ardından ORTEM Ltd. Şti. ortaklarından olup tutuklu olan diğer kişilerin de tahliye edilmesi konusunda avukat Kemal Kaan ile görüşerek tahliye için her şeyi yapacakları ve 100.000 Dolar karşılığında anlaştıkları konusunda duyum alındığı,
Çorlu 1. Sulh Ceza Mahkemesince 20.02.2009 tarih ve 131 Değişik iş sayı ile; inceleme dışı sanıklar Hayrettin, Suat ve Turgay hakkında rüşvet ve ihaleye fesat karıştırma suçlarından üç ay süreyle CMK’nın 135 ve 137. maddeleri uyarınca iletişimin tespitine, dinlenmesine, kayda alınmasına ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin kararın 18.05.2009 tarih ve 298 Değişik iş sayı ile üç ay süreyle uzatılmasına karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Tanık ...; Cumhuriyet savcısı olduğunu, inceleme dışı sanıklar..., ... ve...'ün tutuklandıkları dosyanın soruşturmasını yaptığını, tahliye talebinde bulunulması üzerine sekiz klasör olan soruşturma dosyasının iki ana klasörünü sulh ceza mahkemesine gönderdiğini, diğer dosyaların ihale evraklarına ilişkin bilgiler içerdiğinden göndermediğini, Çorlu Cumhuriyet Başsavcısının üzerlerinde herhangi bir baskısının olmadığını,
Tanık ...; olay tarihinde Çorlu Adliyesinde nöbetçi Cumhuriyet savcısı olduğunu, sanık ...’un asliye ceza mahkemesi hâkimi olarak görev yaptığını, olay günü 17.30-18.00 sıralarında sulh ceza mahkemesi hâkimi tanık ...'un odasına gittiğinde tahliye talebinde bulunulduğunu, bunu karara bağlayıp beraber çıkalım dediğini, kendisinin de 15-20 dakika kadar bekledikten sonra tahliye talebinin reddine karar verildiğini, birlikte adliyeden çıktıktan yaklaşık yarım saat sonra nöbetçi Cumhuriyet savcısı olması nedeniyle kâtip tarafından aranarak kâtibin tahliye kararlarının bulunduğu, tahliye müzekkerelerinin imzalanması gerektiği söyleyince kâtibe adliye lokaline getirmesini istediğini, lokale getirilen tahliye müzekkerelerini imzaladığını, yarım saat sonra sanık ...’un da geldiğini, bu sırada tahliye talebinde bulunan sanıkların müdafilerinin sanık ...’u aradığını, avukatların tahliye kararında bazı yanlışlıklar olduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini söyleyince, sanık ...’un nöbetçi kâtibi aradığını ve gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra evrakın adliye lokaline getirilmesini istediğini, bir süre sonra lokale getirilen evrakın sanık ... tarafından imzalandığını,
Tanık ... Bilgi; Avukat Şerafettin ile beraber inceleme dışı sanık ...’ın vekili olduklarını, Çorlu Adliyesinde yürütülen bir soruşturma dosyasında tutuklu olan inceleme dışı sanık ...’ın tahliyesi taleplerinin reddedildiğini, itiraz merci olan asliye ceza mahkemesi hâkimi olan sanık ... tarafından tahliye taleplerinin kabul edildiğini ve müvekkilinin tahliye olduğunu, dosyada gizlilik kararı bulunduğunu, inceleme dışı sanık ...’ın iş arkadaşları olan inceleme dışı sanıklar Hayrettin ve Turgay’ın Çorlu ilçesine gelerek dosya hakkında kendisinden bilgi aldıklarını, sanık ...’u ilk defa tahliye talebinin kabul edildiği gün gördüğünü,
Tanık ...; Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığının ORTEM Ltd. Şti. ortaklarını ihaleye fesat karıştırma ve edimin ifasına fesat karıştırma suçlarından tutuklama talebi ile Sulh Ceza Mahkemesine sevk ettiğini, müvekkilleri... ve ...’ün iki farklı dosya kapsamında tutuklandıklarını, tahliye talepleri hakkında sulh ceza mahkemesi hâkimi tanık ... dosyaların biri hakkında tahliye, diğeri hakkında tahliye talebinin reddi kararı verince birlikte çalıştıkları Avukat Ramis Murat ile itiraz dilekçesini saat 16.00 sıralarında Asliye Ceza Mahkemesine verdiklerini, yaklaşık iki buçuk saat beklediklerini, saat 18.00 civarında tahliye kararı verildiğini, müvekkillerinin ailesine cezaevine gidebileceklerini söylediğini, saat 23.00 sıralarında müvekkillerinin ailesinin kendisini telefonla arayarak cezaevi yönetimince tahliyenin gerçekleşmediğini beyan edince adliyeye gittiğini, nöbetçi kâtibin kendisine cezaevine faks çekildiğini, ancak tahliye müzekkeresindeki tarih hatasından dolayı tahliyenin gerçekleşmediğini söyledikten sonra kâtibin sanık ...’u telefonla aradığını, tutuklama kararıyla ilgili yanlışlık olduğunu söylediğini, onun da “Paraf atılsın ben imzalarım, evrakı adliye lokaline getirin” dediğini, nöbetçi kâtibin evrakları imzalattırınca tahliye işleminin gerçekleştiğini, o sıralarda yanında staj yapan Didem ve kendisine sanık ... aleyhine gizli tanıklık yapmasının Başsavcı tarafından söylendiğini, bu teklifi kabul etmediklerini, sanık ...’un rüşvet aldığını duymadığını ve görmediğini, tahliye talebinde bulundukları gün sanığın iki buçuk saate yakın dosyayı incelediğini,
Tanık ...; olay tarihinde sulh ceza mahkemesi hâkimi olduğunu, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığının dosyasında bir kısım şüphelilerle ilgili talep edilen tahliye istemlerini reddettiğini, ancak UYAP sisteminde sorun olduğu için dosyayı nöbetçi mahkemeye mesai saatinden sonra gönderdiğini, dosyanın sekiz klasör olduğunu, daha önceden de dosyayı incelediğinden asıl belgelerin iki klasörün içerisinde bulunduğunu bildiğinden sadece o iki klasörü istediğini, tahliye talebini reddettikten sonra sanık ...’un odasındayken avukat tanık Yeşim'in gelip kararın ne zaman verileceğini sorunca kendisi yarın dediğini, ancak sanık ...’un bir saat sonra karar verilir dediğini,
Tanık ...; Cumhuriyet savcısı olduğunu, o dönemde ORTEM Ltd. Şti.’nin Çorlu Belediyesinin gerçekleştirdiği temizlik ihalesini aldığından anılan şirketin ortakları hakkında ihaleye fesat karıştırdıkları iddiasıyla soruşturma yapıldığını, adı geçen şirketin kazandığı beş ayrı yıla ait ihalele dosyalarının farklı Cumhuriyet savcısına tevzi edildiğini, kendisinde bulunan dosyadaki iddiaya konu edimin ifasına fesat karıştırma suçunun oluşup oluşmadığı hususunun tespit edilmesi o tarih itibarıyla mümkün bulunmadığından ve üzerinden uzun bir zaman geçtiğinden, şüphelilerin tutuksuz yargılandığını, Cumhuriyet savcısı tanık ...'deki dosyanın şüphelilerinin bir kısmının tutuklandığını, tutuklamanın yapıldığı dosyanın içeriği hakkında bilgi sahibi olmadığını, tutuklularının tahliye edildikleri tarihte yıllık izinde olduğunu,
Tanık ...; iddiaya konu rüşvet suçu konusunda bilgisinin olmadığını, suç tarihinde inceleme dışı sanık ...’in yöneticisi olduğu inşaat firmasında muhasebe finansman müdürlüğü yaptığını, sanık ...’un ofislerine gelip 250 TL’lik bir ödeme yaptığını, "Bu otelde kaldığımıza dair ödenen para ile ilgili" dediğini, almamakla ısrar etmesine rağmen parayı verdiğini,
Tanık ...; iddiaya konu rüşvet suçuyla ilgili bilgisinin olmadığını, çocukluk arkadaşı olan sanık ...’un annesinin Ankara'da yaşadığından dönem dönem Ankara'ya geldiğinde buluştuklarını, Ankara'da Bursa Spor Kulübünün futbol maçı olduğundan ve anılan Kulüpte basın ve yayın konusunda bir görevi olan inceleme dışı sanık ...’ın Ankara'ya geldiğinde buluştuklarını, sanık ...’un da annesinin yanına geldiğini, inceleme dışı sanık ...’ı masaj salonuna götürmek üzere yola çıktıklarını, sanık ... ile birlikte dışarıda beklediklerini, sonradan çorba içmeye gittiklerini, akşam sanık ...’un annesi akrabalarına gittiğinden otelde kalmaya karar verdiğini, sanık ...’u ve inceleme dışı sanık ...'ı otele bırakıp eve gittiklerini,
Tanık ... ...; inceleme dışı sanık ... ile iş ortaklığı olduğunu, inceleme dışı sanık ...’ın da diğer ortakları olduğunu, inceleme dışı sanık ...’in de taşeron firma yetkilisi olduğunu, inceleme dışı sanık ...’ın tahliye olduğu gün Hayrettin’in Çorlu’ya geldiğini, inceleme dışı sanıklar Turgay, Hayrettin ve arkadaşları olan Erhan ile birlikte...’ı karşıladıklarını, tutukluluğa yapılan ilk itirazda da Hayrettin dışındaki kişilerle birlikte yine Çorlu’ya geldiklerini,
Tanık Murat Vural; avukatlık yaptığını, Çorlu Belediyesinde ihale dosyaları ile ilgili yapılan soruşturma dosyasında vekilliğini üstlendiği belediye personeli olan iki kişinin tutuklandığını, her bir ihale dosyası hakkında ayrı soruşturma yürütüldüğü, davayı yargılama aşamasını da takip ettiğini, kamu davası açılmadan müvekkili Nedret ile Bedri'nin tutuklama kararına itiraz ettiklerini, talebin sulh ceza mahkemesince reddedildiğini, asliye ceza mahkemesine itiraz ettiklerini, sanık ...’un müvekkillerinin tahliyesine karar verdiğini, yaklaşık bir buçuk ay sonra kamu davası açılınca müvekkillerinin yeniden tutuklandığını, davayı daha sonra takip etmediğini,
Tanık ... Arıkan; olay tarihinde Çorlu Adliyesinde Cumhuriyet savcısı olduğunu, Cumhuriyet savcısı tanık ... tarafından Ortem Ltd. Şti.’nin Çorlu Belediyesinden aldığı ihaleler ile ilgili olarak yürütülen soruşturma kapsamında inceleme dışı davanın sanıkları..., ...ve ...'ün tutuklandıklarını, inceleme dışı sanık Hayretttin’in sanık ...’un hemşehrisi olduğunu, tutuklu olan inceleme dışı sanık ... aracılığıyla ve sanık ...'un çocukluk arkadaşı olan inceleme dışı sanık ...'in yardımıyla soruşturma sırasında tahliye kararları alınacağı yönünde söylenti olduğunu, tutuklu olan inceleme dışı sanık ... hakkında verilen tahliye kararından yaklaşık bir hafta sonra inceleme dışı davanın sanıkları ... ve...’ün de tahliye edildiği günün akşamı adliye lokalinde otururken sanık ...’un geldiğini, Cumhuriyet savcılığı kâtibi Mahmut’u lokale çağırıp, "Niye yanlış faks çekiyorsunuz, düzeltin" dediğini, ardından sanık ...’un sürekli telefonla görüştüğünü, telefonda "Merak etmeyin, bu işi hâlledeceğim, yanlış faks çekilmiş" gibi sözler söylediğini, o gece saat 24.00'e kadar adliye lokalinde oturduklarını, sanık ...’a "İş mi takip ediyorsun" diyerek tepki gösterdiğini,
Tanık Mahmut Fidan; Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığında zabıt kâtibi olduğunu, Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesince inceleme dışı davanın sanıkları ... ve... hakkında tahliye kararı verildiğini, tahliye müzekkerelerini akşam saat 20.00 sıralarında cezaevine faks çektiğini, cezaevinden aranarak tahliye müzekkerelerinin tarihinde hata olduğundan tahliye işleminin gerçekleştirilmediği bildirilince sanık ...’a telefonla ulaşmaya çalıştığını, tahliye edilen şahısların avukatı tanık Kemal Kaan’ın da yanında olduğunu, sanık ...’a ulaşamadığını gören tanık Kemal Kaan’ın kendi telefonundan arama yapabileceğini söylemesi üzerine, onun telefonuyla sanık ...'u aradığını, önce tanık Kemal Kaan’ın görüştüğünü, sonradan telefonu alarak kendisinin konuştuğunu, kararı adliye lokalinde bulunan sanık ...’a götürüp paraf attırdığını,
Tanık ... ...; 09.01.2009 tarihinde nöbetçi hâkim olduğunu, sanık ...'un olay günü saat 19.00 sıralarında telefonla aradığını, tahliye talebinin reddine dair karara itiraz edildiğini, avukatların uzun süre koridorda beklediklerini, dosyanın Sulh Ceza Mahkemesinden geç gönderildiğini, kendisinin bakmaması hâlinde bunun yanlış anlaşılabileceğini, gelmesine gerek olmadığını, isterse dosyaya bakabileceğini, üç günlük inceleme süresi olduğunu söylediğini, mesai saati dışında olsa da sanık ...’un asliye ceza mahkemesinin müstemir yetkili hâkimi olduğu için ve üç günlük itirazı değerlendirme süresi olduğundan itiraza bakmasının olağan olduğunu düşündüğünü, telefonla aradığı Çorlu 1. Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimi tanık ...’un UYAP sisteminde sorun olduğu için dosyayı asliye ceza mahkemesine geç gönderdiklerini, avukatların koridorda beklediklerini söylediğini, aynı gün akşam saat 21.00 sıralarında adliye lokaline geldiğinde ORTEM Ltd. Şti.’nin ortaklarının tahliye olduğunu öğrendiğini, daha sonra sanık ...'un adliye lokaline geldiğini, tahliye müzekkerelerinde sorun olduğundan bunu çözmeye çalıştığını, sürekli telefonda görüştüğünden Cumhuriyet savcısı tanık ...’in sanık ...’u uyararak rahatsız olduğunu belirttiğini,
Tanık ...; güzellik salonu işletmeciliği yaptığını, inceleme dışı sanıklar Turgay ve Hayrettin ile sanık ...’un birlikte iş yerine geldiklerini, daha sonra sanık ...’un görevli personelle tartışınca birlikte gittiklerini, daha sonra inceleme dışı sanık ...’ın telefonla arayarak Ankara Dedemen Otelinde bir misafiri ile kalacağını, yabancı uyruklu iki kadın talep ettiğini, misafirinin 629 numaralı odada kaldığını, gelecek bayanın oraya gitmesini istediğini, bunun karşılığında kimseden para almadığını, güzellik salonuna inceleme dışı sanık ...'ın gelmediğini,
Tanık ...; yaklaşık otuz yıldır otelcilik iş kolunda çalıştığını, çocukluktan beri tanıştıkları sanık ...’un sık sık yanlarına uğradığını, otelcilik sektöründe çalıştığı için kendisine %50 indirim yapıldığından kuzeni olan inceleme dışı sanık ...'in arayıp Dedeman Otelde üç kişilik oda ayırmasını istediğini, üç odayı inceleme dışı sanık ... adına ayırttığını, otel ücretinin adına fatura edildiğini, otelde cari hesabının bulunduğunu, ücreti Hayrettin'in ödediğini, fatura gelmediğini,
İnceleme dışı sanık ...; sanık ... ile hemşehri ve çocukluk arkadaşı olduklarını, sanık ...’un annesi Ankara’da oturduğundan sık sık Ankara’ya geldiği için de görüşmeye devam ettiklerini, iş arkadaşı olan inceleme dışı sanık ...’ın tutuklanması üzerine inceleme dışı sanık ... ve tanık ... ile birlikte Çorlu’ya gittiklerini, sanık ... ile birlikte yemek yediklerini, yemekte inceleme dışı sanık ...’ın tutukluluğuna itiraz için geldiklerini söylediklerini, sonrasında 05.01.2009 tarihinde inceleme dışı sanık ..., tanık ... ve birkaç kişi ile birlikte sanık ... ve eşi ... ile birlikte yemek yediklerini, yemekte dosya ile ilgili konuşmadıklarını, daha sonra tahliye edilen inceleme dışı sanık ...’ı cezaevinden aldıklarını, iki üç ay sonra sanık ... Ankara’ya gelince inceleme dışı sanık ...’ın teklifi üzerine sanık ... ve... ile birlikte masaj salonuna gittiklerini, sanık ...’un ödemeyi yaptığını, akrabası olan tanık ... aracılığıyla sanık ... ve inceleme dışı sanık ... için otelde yer ayırıp onları otele bıraktıklarını, otelin parasını tanık ...’un ödediğini, suçlamaları kabul etmediğini, sanık ...'un Ankara'ya geldiğinde yemek parasının ödenmesi konusunun rüşvet suçu kapsamında değerlendirilmeye çalışıldığını, emniyet müdürünün yanına gelip "Seni bu çemberin dışında tutabiliriz, ancak sanık hâkim aleyhine bir şeyler söyle" dediğini, bunu kabul etmediğini, ertesi gün Başsavcının da benzer sözleri sarf ettiğini, kendisine baskı yapıldığını, masaj salonu ve yabancı uyruklu kadın gibi kavramlarla soruşturmayı magazinleştirdiklerini,
İnceleme dışı sanık ...; sanıklar Selçuk Uğur’u ve Hikmet’i bu dava sebebi ile tanıdığını, inceleme dışı sanık ...'i taşeronları olduğu için tanıdığını, birlikte Çorlu'ya gittiklerini, sanık ...’un kendilerini yemeğe götürüp, parasını da ödediğini, inceleme dışı sanık ...’ın tutukluluğu kunusunda kaç kez itiraz haklarının olduğunu sanık ...’a sorduğunu, onun da sınırsız olduğunu söylediğini, inceleme dışı sanık ... tahliye olduktan üç buçuk ay kadar sonra inceleme dışı sanık ...’in yanında sanık ...’da varken Ankara’da görüştüklerini, birlikte masaj salonuna gittiklerini, sanık ...’un annesi Gölbaşı'nda oturduğundan, eve gitmesi zor olacağı için inceleme dışı sanık ...’in kendilerine otelde yer ayırttığını, otele gidince birlikte olmak için tanık...’dan arkadaşı Mümin ve kendisi için iki kadın ayarlamasını söylediğini, bir kadın daha gelince onu sanık ...’un odasına yönlendirdiğini, bundan sanık ...’un haberinin olmadığını, sonradan öğrendiği kadarıyla sanık ...’un gelen kadına taksi ücreti verip geri gönderdiğini, sanık ...'i tanımadığını,
İnceleme dışı sanık ...; Çorlu Belediyesinin gerçekleştirmiş olduğu ihaleye katıldıklarını, ihaleye fesat karıştırdığı iddiasıyla tutuklandığını, tutukluluğa yaptıkları ilk itirazın reddedildiğini, inceleme dışı sanık ...’ın yapmış olduğu projelerden birinde ortak iş yaptıklarını, inceleme dışı sanık ...’in de taşeron firmanın temsilcisi olduğu, sanık ...’u tanımadığını, inceleme dışı davanın tutuklu sanığı olan... ile cezaevinde aynı koğuşta kaldığını, tahliye olunca inceleme dışı sanıklar Turgay ve Hayrettin tarafından cezaevinden araçla alındığını, tahliye edildikten üç gün sonra sanık ...’in kendisini arayarak nasıl tahliye olduğunu, itiraz dilekçesinde neler yazıldığını sorunca avukatıyla görüşmesini söylediğini, Ankara’da masaj salonuna gidilmesi, yemek yenmesi ve otelde kalınması olayından haberinin olmadığını, tahliye edilmesi konusunda kimseyle görüşmediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ...; kızı ...’ün 18.12.2008 tarihinde Bursa Emniyet Müdürlüğünden telefonla aranıp davet edilmesi üzerine Bursa Emniyet Müdürlüğüne gittiğini ve hakkında soruşturma yapıldığını öğrendiğini, aynı gün oğlu...’ün de ifadesi alınmak üzere aranınca İstanbul'dan Çorlu Emniyet Müdürlüğüne gittiğini, çocuklarının tutuklandığını öğrenince avukat olan tanık Kemal Kaan'a vekaletname verdiklerini, avukatlarının tahliye talebinde bulunduğunu, daha sonra çocuklarının tahliye edilmelerine karar verildiğini, tanık Kemal Kaan’ın cezaevine gidip beklemesi gerektiğini, cezaevine çekilecek faks üzerine salıverileceklerini söyleyince cezaevine gidip beklemeye başladığını, uzun süre bekleyince tanık Kemal Kaan'ı aradığını, onun tahliye müzekkeresinde tarih hatası olduğunu, bunun düzeltilmeye çalışıldığını, beklemesi gerektiğini söylediğini, hatanın düzeltilip tekrar faks çekildiğini, tanık Kemal Kaan'a verdiği vekalet ücretinin farklı şekilde gösterilmeye çalışıldığını, her ihale dosyası hakkında ayrı ayrı soruşturmanın yapıldığını, birden fazla dava olduğu için ve iki çocuğunun da avukatlığını yaptığından vekalet ücreti olarak toplam 60.000 TL verdiğini, karşılığında da makbuz aldığını, inceleme dışı sanık ... dışında hiç kimseyi tanımadığını, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, Çorlu Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/85 esas sayılı dosyasında da çocukları... ve ... hakkında beraat kararı verilip kesinleştiğini,
Sanık ...; çocukluk arkadaşı ve hemşehrisi olan inceleme dışı sanık ...'in 2008 yılı Aralık ayının son günlerinde Çorlu'ya geldiğinde yanında Ankara'dan ortak arkadaşı olan Asım ve inceleme dışı sanık ...’ın olduğunu, onları yemeğe davet ettiğini, inceleme dışı sanık ...’ın tutukluğu konusunda inceleme dışı sanık ...'a “Hayırlısı olsun inşaallah itirazınız kabul olur, eğer olmaz ise her zaman itiraz edebilirsiniz” demediğini, demiş olsa dahi herkese karşı söylenebilecek bir söz olduğunu, bu olaydan yaklaşık on beş gün sonra inceleme dışı sanık ... ile yeniden telefonda görüştüğünde Çorlu'da olduğunu söylemesi üzerine o sırada eşiyle birlikte öğle yemeği için dışarıda olduğundan onu da davet ettiğini, birlikte yemek yediklerini, ancak aralarında tutuklu şahısla ilgili herhangi bir konuşma geçmediğini, bu olaydan yaklaşık bir ay sonra Şubat ayı içerisinde inceleme dışı sanık ...’in telefonla arayarak Çorlu Başsavcısı Orhan'ın ifade vermek için kendisini çağırdığını fakat sebep göstermediğini söylediğini, ifadeleri alınmak istenen tahliye edilen inceleme dışı sanık ... ve yanında bir kaç kişi Çorlu'ya geldiklerinde ifade vermeden önce Başsavcı Orhan’ın inceleme dışı sanık ...’a, kendisine rüşvet verdiğini kabul etmesi hâlinde kimliğinin gizli tutulacağını, devam etmekte olan diğer soruşturmanın da kapatılacağını söylediğini, Suat’ın bunu kabul etmediğini öğrendikten sonra konuyla ilgili Adalet Bakanlığındaki bazı kişilerle görüşerek sözlü olarak bu durumu aktardığını, 29.03.2009 mahalli idareler genel seçimi nedeni ile yıllık izin alıp Ankara'ya gittiğini, bu sürede inceleme dışı sanık ... ile görüştüklerini, Nisan ayı başlarında inceleme dışı sanık ... ve diğer arkadaşları ile buluştuklarını, tanık...’ın inceleme dışı sanık ... ile birlikte yemek yediklerini görünce, inceleme dışı sanık ... ile yanlarına gittiklerini, inceleme dışı sanık ...’ın, önceden tanıdığı ve yeni bir iş yeri açan tanık... ile sözleştiğini oraya uğraması gerektiğini söyleyince, tanık...’ın işlettiği güzellik ve masaj salonuna gittiklerini, yanlarında tanık..., inceleme dışı sanık ..., ... ve birkaç arkadaşlarının daha olduğunu, masaj salonu kısmına geçtiklerinde buranın uygun bir yer olmadığını düşündüğünü, ikram edilen çayı içip kalkacağı sırada orada çalışan kişilerin saunaya girmeleri konusunda ısrarcı olmaları üzerine tartışarak dışarıya çıktığını, bu esnada inceleme dışı sanık ...’ın masaj odasına gittiğini, bir süre dışarıda bekledikten sonra geldiğini, buradan nargile cafeye ve çorbacıya geçtiklerini, inceleme dışı sanık ... misafir olduğu için tüm masrafların kendisi, inceleme dışı sanık ... ve tanık... tarafından ödendiğini, saat 23.00-23.30 sıralarında inceleme dışı sanık ...'ın konaklayacağı Dedeman Oteline giderken annesinin Gölbaşı'nda teyzesinin yanında olduğunu öğrenince, evin anahtarı yanında olmadığından otelde kalmaya karar verdiğini, inceleme dışı sanık ...’in rezervasyon işlemini yaptırdığını, ortak arkadaşları olan tanık ...’un otelcilik iş kolunda çalışması nedeniyle rezervasyonun onun adına olduğunu, 629 numaralı odada kaldığını, inceleme dışı sanık ...'dan daha önce odaya çıktığını, yaklaşık birkaç saat televizyon seyrettiğini, uyuyacağı sırada konuşmasından yabancı uyruklu olduğunu anladığı bir kadının kapıyı çaldığını, açtığında kendisinin inceleme dışı sanık ... tarafından gönderildiğini söyleyince, böyle bir talebinin olmadığını ifade ettiğini, kadının bu saatte buraya çağırdınız paramı isterim diyerek taşkınlık yapması üzerine 20 TL taksi parası verip gönderdiğini, ertesi gün inceleme dışı sanık ...'a kendisine sormadan böyle bir şey yapmaması gerektiğini söylediğini, otel ücretini ödemek istediğinde inceleme dışı sanık ...’in faturanın tanık ... adına kesileceğini, bu nedenle ödemeyi daha sonra yapabileceğini beyan ettiğini, otel ücretini yaklaşık on beş gün sonra inceleme dışı sanık ...’in muhasebecisi olan...’ye verdiğini ve fatura geldiğinde mahsup edilmesini söylediğini, ORTEM Ltd. Şti.’nin katıldığı ihalelerle ilgili yürütülen soruşturma dosyalarında Cumhuriyet savcısı olan tanık ... dışındaki diğer Cumhuriyet savcılarının şüphelileri göz altına almamasına rağmen Cumhuriyet savcısı tanık ...’in Çorlu Cumhuriyet Başsavcısının talimatı doğrultusunda şahısları tutuklamaya sevk ettiğini, müstemir yetkisinin asliye ceza mahkemesi olduğundan sulh ceza mahkemesinin kararlarına karşı itirazı incelemeye yetkili olduğunu, sulh ceza mahkemesi hâkimi tanık ...’un olay günü saat 17.00’dan önce odasına gelerek inceleme dışı davanın sanıkları ... ve...’ün tahliyesi isteminde bulunulduğunu, talebi reddettiğini ve karara itiraz edildiğini, UYAP sistemindeki sorundan dolayı dosyayı geç göndermek zorunda olduğunu söylediğini, dosyanın mesai saatinden sonra mahkemeye gönderilmesi üzerine nöbetçi hâkim olan tanık ...’ı aradığını, onun da talep hakkında bir gün sonra karar verilirse sıkıntı olur diyerek dosyaya bakması için ricada bulununca bunu kabul ettiğini, tahliye kararı verdikten sonra kâtip Mahmut’un, avukat olan tanık Kemal Kaan’a ait telefonla aradığını, karardaki tarih hatası nedeniyle tahliyenin yapılmadığını söyleyince kararın adliye lokaline getirilmesini istediğini, gönderilen karara paraf attığını, ikinci asliye ceza mahkemesine itirazda bulunulmamasının sebebinin o haftanın yılbaşı tatiline denk gelmesinden kaynaklandığını, suçlamaları kabul etmediğini,
Savunmuşlardır.
Temyiz incelemesinin isabetli bir şekilde yapılabilmesi için rüşvet ve görevi kötüye kullanma suçları üzerinde durulmalıdır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitabının “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlığını taşıyan Dördüncü Kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı Birinci Bölümünde yer alan "Rüşvet" başlıklı 252. maddesi suç tarihinde;
“(1) Rüşvet alan kamu görevlisi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Rüşvet veren kişi de kamu görevlisi gibi cezalandırılır. Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması hâlinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
(2) Rüşvet alan veya bu konuda anlaşmaya varan kişinin, yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması hâlinde, birinci fıkraya göre verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
(3) Rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır.
…” şeklinde düzenlenip anılan maddenin üçüncü fıkrasında rüşvet suçu; bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır şeklinde tanımlanmışken, 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunla madde tamamen değiştirilmiş ve on fıkradan oluşan maddenin ilk dört fıkrasında;
"Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kişi, dört yıldan on iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kamu görevlisi de birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır.
Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
Kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi tarafından kabul edilmemesi ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklif veya vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi hâllerinde fail hakkında, birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre verilecek ceza yarı oranında indirilir..." hükümleri getirilmiştir.
Rüşvet suçu, bir tarafta rüşvet veren ile diğer tarafta ise rüşvet alan kamu görevlisinin yer aldığı bir karşılaşma suçu, dolayısıyla da çok failli bir suçtur. TCK’nın 252. maddesinde; “… bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır” şeklinde tanımlanmak suretiyle yalnızca “nitelikli rüşvet suçu” ceza yaptırımına bağlanmış iken, 05.07.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un 87. maddesi ile TCK'nın 252. maddesinde yapılan değişiklikle öncekinden farklı olarak “basit rüşveti” de kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
Yapılan değişiklikle TCK'nın 252. maddesinin birinci fıkrasında; “Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kişi dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde “rüşvet veren” bakımından,
İkinci fıkrasında ise; “Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kamu görevlisi de birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır” biçiminde ifade edilmek suretiyle de “rüşvet alan kamu görevlisi” açısından “rüşvet suçu” tanımlanmıştır. Bu suretle de, sağlanan menfaatin “kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı” bir işin yapılması amacına yönelik olması şartı kaldırılarak, görevinin gereklerine uygun davranması için kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlamak fiili TCK'nun 257/3. maddesindeki görevi kötüye kullanmak suçu kapsamından çıkartılarak rüşvet suçuna dönüştürülmüştür.
Rüşvet suçu, öğretide de açıkça vurgulandığı üzere iki taraflı bir suçtur. Bir karşılaşma suçu olduğu için, zorunlu olarak suçun işlenişine katılanlar, aynı amacın gerçekleşmesini hedeflemekte, fakat farklı yönlerden hareket etmektedirler. Bu suç ile yasaklanan eylemler, rüşvet alan kamu görevlisi bakımından rüşvet alma, rüşveti veren fail bakımından ise, rüşvet vermedir. Bu nedenle de yararı sağlayan veya bu yolda anlaşmaya varan (vaadde bulunan) kişi ile kamu görevlisi arasında, serbest iradeye dayalı bir “rüşvet anlaşması” bulunmaktadır (... Emin Artuk –Ahmet Gökcen –A. Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 7. Bası, s. 699 vd.; Durmuş Tezcan – Mustafa Ruhan Erdem –Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, 6. Bası. s. 810 vd.; İzzet Özgenç, İrtikap ve Rüşvet Suçları, 1. Bası, s. 78 vd.).
Gerek Ceza Genel Kurulunun ve Özel Dairenin yerleşmiş kararlarında, gerekse öğretide ağırlıklı bir görüş olarak kabul gördüğü üzere, kamu görevlisinin, görev alanına giren bir işin yapılması veya yapılmaması karşılığında, fertler arasında, haksız yararın sağlanması hususunda rızalarının tam olarak uyuşması ile rüşvet anlaşması gerçekleşmiş olur. Teklif veya önerinin fert veya kamu görevlisinden gelmesinin önemi bulunmamakla birlikte, rüşvet veren ve alanın aynı amacın gerçekleştirilmesine yönelik olarak, kamu görevlisi tarafından ferde veya fert tarafından kamu görevlisine doğrudan veya örtülü bir istek veya önerinin yapılması ve bunun da karşı tarafça kabul edilmesi gerekir. Böyle bir anlaşmanın varlığının kabulü için, anlaşmaya ilişkin rızalar... irade ürünü olmalı, başka deyişle, cebir, tehdit, hile ve sair nedenlerle fesada uğratılmamış bulunmalıdır.
TCK’nın “Görevi kötüye kullanma” başlıklı 257/3. maddesi suç tarihi itibarıyla; “İrtikap suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmişken, suç tarihinden sonra 19.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Kanun’un birinci maddesi ile "birinci fıkra hükmüne göre" ibaresi "bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile" biçiminde değiştirilmiş, 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un 105. maddesi ile de üçüncü fıkra yürürlükten kaldırılmıştır.
05.07.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un 87. maddesi ile TCK'nın 252. maddesinde yapılan değişikliğe ilişkin madde gerekçesinde; “Rüşvet suçunun oluşabilmesi için sağlanan menfaatin kamu görevlisinin ‘görevinin gereklerine avkırı’ bir işin yapılması amacına özgü olması şartı aranmamaktadır. Rüşvet suçunun oluşabilmesi için, kamu görevlisinin görevinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması bağlamında kişiyle anlaşarak bir menfaat temin etmesi gerekmektedir. Ancak, önemle vurgulamak gerekir ki, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması hâlinde, bu kişi bakımından fiil suç oluşturmaz. Çünkü bu durumdaki kişiyi mağdur olarak kabul etmek gerekmektedir. Buna karşılık menfaat sağlanan kamu görevlisini ise, artık rüşvet veya görevi kötüye kullanma suçundan dolayı değil, icbar suretiyle irtikâp suçundan dolayı cezalandırmak gerekmektedir. Bu suretle rüşvet suçu ile icbar suretiyle irtikap suçu arasındaki ayırıma açıklık getirilmiştir.” şeklinde açıklanarak bu suretle de, görevinin gereklerine uygun davranması için kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlamak fiili TCK'nun 257/3. maddesindeki görevi kötüye kullanmak suçu kapsamından çıkartılmış olup irtikap suçunu oluşturmadığı takdirde rüşvet suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri ve Genel Müdürlüğüne gönderilen isimsiz, imzasız ve tarihsiz ihbar mektubunda; Çorlu Belediyesinin yapmış olduğu ihaleyi alan ORTEM Ltd. Şti.’nin yetkilisi olan..., ... ve...’ın ihaleye fesat karıştırma suçundan tutuklandıkları, Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi olan sanık ...’a sanık ... ile inceleme dışı sanıklar Hayrettin ve Turgay’ın ulaştıkları, sağladıkları yarar karşılığında inceleme dışı davanın tutuklu olan sanıkları..., ... ve...’ın sanık ... tarafından tahliye edildiğinden bahisle suç duyurusunda bulunulması üzerine sanıklar Selçuk Uğur ve Hikmet ile inceleme dışı sanıklar Hayrettin, Suat ve Turgay hakkında soruşturmaya başlandığı,
Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi olan sanık ... ile inceleme dışı sanık ...’in çocukluk arkadaşı ve hemşehri oldukları, inceleme dışı sanık ...’a ait şirketin taşeron firmasının temsilcisinin inceleme dışı sanık ... olduğu, inceleme dışı sanıklar... ile Turgay’ın da iş ortaklıklarının bulunduğu, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığınca ihaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlarından..., Özgür, ... ve bir kısım şüpheliler hakkında yürütülen soruşturma kapsamında Çorlu 1. Sulh Ceza Mahkemesince 19.12.2008 tarihinde inceleme dışı davanın sanıkları..., ...ve ...’ün tutuklanmalarına karar verildiği, inceleme dışı sanık ...’ın müdafilerince yapılan tutukluluğa itiraz taleplerinin Çorlu 2. Asliye Ceza Mahkemesince 25.12.2008 tarihinde reddedildiği, inceleme dışı davanın sanıkları olan ... ve...’ün müdafilerinin itirazlarının ise aynı mahkemece 26.12.2008 tarihinde reddedildiği, inceleme dışı sanık ...'ın arkadaşları olan ... ... ve inceleme dışı sanık ...’ın inceleme dışı sanık ...'e ulaşarak hep birlikte Çorlu’ya gittikleri, sanık ... ile görüşüp yemek yedikleri, yemek sırasında inceleme dışı sanık ...’ın, Suat hakkında kaç kez tahliye talebinde bulunma haklarının olduğunu sorunca sanık ...’un “Hayırlısı olsun, inşallah itirazınız kabul olur, olmaz ise her zaman itiraz edebilirsiniz” dediği, bu olaydan on gün sonra tahliye kararının verildiği gün inceleme dışı sanık ...’in telefonla sanık ...’u arayarak Çorlu’da olduğunu söylemesi üzerine sanık ... ve eşi ile birlikte yemek yediği, yemek ücretlerinin sanık ... tarafından ödendiği, inceleme dışı sanık ...’ın müdafilerinin tahliye talebinde bulunmaları üzerine Çorlu 1. Sulh Ceza Mahkemesince 05.01.2009 tarihinde talebin reddedildiği, bu karara itiraz edilmesi üzerine Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi olan sanık ... tarafından itirazın kabulüne ve tahliyesine kararı verildiği, bu işlem nedeniyle sanık ...'un rüşvet aldığından bahisle,
İnceleme dışı sanık ...’ın tahliye olduğunu duyan ORTEM Ltd. Şti.’nin diğer ortakları inceleme dışı davanın sanıkları... ve ...’ün babası olan sanık ...’in avukat olan tanık Kemal Kaan ile görüşerek tahliye konusunda ne gerekiyorsa yapılmasını istediği ve 100.000 Dolara anlaştıkları, inceleme dışı davanın sanıkları... ve ...’ün müdafisince yapılan tahliye talebinin Çorlu 1. Sulh Ceza Mahkemesince 09.01.2009 tarihinde reddedildiği karara itiraz edilmesi üzerine UYAP sisteminde meydana gelen aksaklıktan dolayı dosyanın UYAP sistemi üzerinden ve fiziken aynı gün saat 19.33’de Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesine gönderildiği, o tarihte saat 17.00’dan sonra gelen taleplerin nöbetçi hâkim olan tanık ... tarafından bakılması gerekirken tanık ...'ın bilgisi ve rızası doğrultusunda sanık ... tarafından incelendiği ve inceleme dışı davanın tutuklu sanıkları olan... ve ...’ün tahliyelerine karar verildiğinden sanık ...’un inceleme dışı davanın sanığı...’ın tahliyesine karar verdiği olay hakkında rüşvet aldığı, sanık ...’in, çocukları olan inceleme dışı davanın sanıkları... ve ...’ün tahliyesine karar verilmesi için sanık ...’a rüşvet verdiği iddiasıyla
Kamu davası açılan olayda;
Sanık ...’un çocukluk arkadaşı ve hemşehrisi olan inceleme dışı sanık ...’in, inceleme dışı...’ın iş ortağı olan inceleme dışı sanık ... ile inceleme dışı sanık ...’ın tutuklanmasından sonra ve tahliyesinden önce sanık ... ile görüşüp yemek yedikleri, yemekte inceleme dışı sanık ...’ın tahliyesi konusunda konuşmanın geçtiği, sanık ...’un tahliye kararından üç ay sonra Ankara’da bulunan tanık ... tarafından işletilen masaj ve güzellik salonuna gittiği, ardından otele geçtiği ve kendisine inceleme dışı sanık ... tarafından hayat kadını gönderildiği, otel ücretinin inceleme dışı sanık ...’in talimatıyla tanık ...'a ait inşaat firması tarafından ödendiği, sanık ...’un otel ücretini inceleme dışı sanık ...’in muhasebecisi olan tanık Üstün’e geri ödediği, inceleme dışı sanıklar Turgay ve Hayrettin ile tanıklar..., Üstün, Ünsal, ... ve ...’un beyanlarından, sanık ...’un savunmasından, Ankara Emniyet Müdürlüğünün ilgili yazısından anlaşılmış ise de;
Sanığa atılı rüşvet suçunun oluşabilmesi için suç tarihindeki düzenleme uyarınca görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlanmasının gerektiği, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyasında tutuklu olan... hakkında sanık ... tarafından tahliye kararı verilmiş olup inceleme dışı davada da sanık olan... hakkında yapılan yargılama sonucunda ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlarından verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin kesinleştiği, kararda göz altında ve tutuklulukta geçirdiği süre için CMK’nın 141-144. maddeleri uyarınca tazminat istemeye hakkı olduğunun CMK’nın 141/2 ve 231/3. maddeleri uyarınca bildirilmesine yer verildiği, sanık ...'un inceleme dışı davanın sanığı... hakkında verdiği tahliye kararında usul ve yasaya bir aykırılık bulunmadığı, kaldı ki tahliye kararının yargısal karardan olup, sanık ...’un takdir hakkı kapsamında kaldığı, bu kararı vermeden önce veya verirken taraflar arasında rüşvet anlaşmasının gerçekleştiğine veya menfaat temin edildiğine dair herhangi bir delil bulunmadığı, suç tarihindeki düzenleme göz önüne alınarak TCK’nın 257/3. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçu açısından değerlendirildiğinde ise, tahliye kararından yaklaşık üç ay sonra gerçekleştiği iddia olunan menfaatlerin aradan geçen zaman da nazara alındığında sağlanan yararın yapılan işin karşılığı olduğuna dair bir bağ kurulamadığı gibi görevinin gereklerine uygun davranması için menfaat temin ederek görevi kötüye kullandığına ilişkin yeterli, her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı bir delilin bulunmadığı, sanık ...’un eyleminin disiplin hukuku kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte olduğu, zaten bu eyleminden dolayı hakkında disiplin soruşturmasının da yapıldığı,
Sanık ...’in inceleme dışı sanık ...’ın tahliye edilmesi üzerine aynı dosya kapsamında tutuklu inceleme dışı davanın sanıkları olan çocukları ... ve...'ün tahliyesi için avukat olan tanık Kemal Kaan ile görüşerek 100.000 Dolar karşılığında anlaştığı ve bu konuda sanık ...’a rüşvet verildiği duyumu üzerine başlatılan soruşturmada, sanık ...’in sanık ...’a rüşvet verdiği iddiası ile kamu davası açılmış ise de; sanık ... hakkında bu olayla ilgili olarak kovuşturma izni verilmediğinden kamu davası açılmadığı, sanık ...'in tanık avukat Kemal Kaan’a vekalet ücreti olarak ödediği 60.000 TL’nin farklı şekilde gösterilmeye çalışıldığını, bu para karşılığında makbuz aldığını savunduğu, tanık Kemal Kaan tarafından da bunun doğrulandığı, sanık ...’un anlatımları dikkate alındığında ve tahliye işlemindeki tarih hatasından dolayı cezaevi müdürlüğünce tahliyenin yapılmaması üzerine nöbetçi kâtip tanık Mahmut’un tahliye müzekkeresindeki tarih hatasının düzeltilmesi amacıyla sanık ...’u telefonla aradığına, ulaşamayınca yanında bulunan tanık Kemal Kaan’ın telefonundan sanık ... ile görüştüğüne ilişkin tanıklar Kemal Kaaan ve Mahmut ile sanık ...’un anlatımları, sulh ceza mahkemesi hâkimi tanık ...’un UYAP sisteminde yaşanan aksaklıktan dolayı dosyayı mesai saatinden sonra itiraz merci olan asliye ceza mahkemesine göndermek durumunda kaldığını söylemesi, nöbetçi hâkim tanık ...’ın, sanık ...’un kendisini arayarak dosyanın geç gönderildiğini, avukatların kararı beklediğini o mahkemenin müstemir yetkili hâkimi olup üç günlük karar verme süresinin bulunduğunu, isterse dosyaya bakabileceğini söylemesi üzerine tanık ...’u aradıktan sonra bunu kabul ettiğini ifade etmesi, sanık ...’un, benzer yöndeki anlatımları, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyasında tutuklu olan inceleme dışı davanın sanıkları... ve ... hakkında sanık ... tarafından tahliye kararları verilmiş ve her ne kadar... ve ...’ün ilk oturumda yeniden tutuklanmalarına karar verilmiş ise de, yapılan yargılama sonucunda haklarında ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlarından verilen beraat kararlarının temyiz edilmeksizin kesinleşmesi, kararda göz altında ve tutuklulukta geçirdikleri süreler için CMK’nın 141-144. maddeleri uyarınca tazminat istemeye hakları olduğunun CMK’nın 141/2 ve 231/3. maddeleri uyarınca bildirilmesine yer verilmesi birlikte değerlendirildiğinde, sanık ...’in sanık ...’a rüşvet verdiğine yahut görevinin gereklerine uygun davranması için çıkar sağlayarak görevi kötüye kullanmaya azmettirdiğine dair, dosya kapsamında, yeterli, her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı bir delil elde edilemediği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, katılan vekilinin ve Yargıtay Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının reddi ile sanıklar ... ve ... hakkında rüşvet suçundan kurulan beraat hükümlerinin onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "İlk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama Yargıtay 5. Ceza Dairesince sanığın eyleminin disiplin hukukunun ihlali niteliğinde bulunup suç oluşturmadığından beraatine ilişkin hükmün temyizen incelenmesi sonunda beraat hükmünün onanmasına ilişkin sayın çoğunluğun düşüncesine iştirak etmek mümkün bulunmamıştır, zira;
Sanığın iddia ve kabul olunan eylemleri suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 5237 sayılı TCK'nın 257/3. maddesinde yazılı suçu oluşturduğu ancak suç ile inceleme tarihi arasında TCK'nın 66. maddesinde yazılı zamanaşımı süresinin anılan Kanun'un 67. maddesi uyarınca zamanaşımını kesen en son işlemden itibaren inceleme tarihine kadar gerçekleştiğinden davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğu" görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi de; "Sanıklara atılı rüşvet suçunuın sabit olduğu " düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 11.10.2017 tarihli ve 5-13 sayılı hükümlerinin ONANMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 03.03.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.”

  Avukat   -   Makaleler
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için