Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Kamuran Reşit Bekir Başvurusu (2) (Başvuru Numarası: 2013/4321)
0

Kamuran Reşit Bekir Başvurusu (2) (Başvuru Numarası: 2013/4321)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
KAMURAN REŞİT BEKİR BAŞVURUSU (2)
(Başvuru Numarası: 2013/4321)
Karar Tarihi: 23/2/2016
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR

Başkan : Burhan ÜSTÜN
Üyeler : Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör Yrd. : Hikmet Murat AKKAYA
Başvurucu : Kamuran REŞİT BEKİR (Suriye Arap Cumhuriyeti Vatandaşı)

I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, başvurucu tarafından gönderilmek istenen mektubun ceza infaz kurumunca alıkonulmasına karar verilmesi nedeniyle haberleşme ve ifade özgürlüğünün ihlâl edildiğine ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 10/6/2013 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Komisyon tarafından 15/6/2015 tarihinde, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
4. Komisyon tarafından 15/6/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 15/6/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 29/7/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
7. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 4/8/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarını 10/8/2015 tarihinde ibraz etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
8. Başvuru dilekçesi ve ekleri ile başvuruya konu dosya içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. (Kapatılan) Malatya 1. Devlet Güvenlik Mahkemesinin 17/11/1994 tarihli kararı ile başvurucunun müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
10. Ankara 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun, posta yolu ile yurt dışında yaşayan bir arkadaşına göndermek istediği iki sayfalık mektup Türkçe dışındaki bir dil ile yazılmıştır.
11. Sakıncalı olduğuna karar verilen mektubun onaylı suretinin incelenmek üzere gönderilmesi Bölümler Başraportörlüğü tarafından istenmiştir. Orijinali ve Türkçesi ile beraber gönderilen mektubun Ceza İnfaz Kurumu tarafından aynı suretle bire bir Türkçe'ye çevrildiği, daha sonra da karar verildiği anlaşılmaktadır.
12. Türkçe'ye çevrilmiş hâliyle mektupta geçen ifadelerin bir kısmı şöyledir:
"Merhaba değerli arkadaş mer.. BAW..", " Senin ve ... radyosunun çalışanlarının ... zamanı iyi ve güzel olsun", "Ben birkaç kez farklı zamanlarda mektup yazdım ve resimlerle birlikte M.Z. arkadaşa, N.E.'ye, Z.K.'ye, E.E.'ye, R.B'ye ve K.E. arkadaşa gönderdim ama idare anlamsız gerekçelerle mektuplara el koydu ve göndermediler. En son K.E. arkadaşa bir kart yazdım yine engel çıkardılar.", "Yine K.E. arkadaş bana başka bir isimle hitap ediyor, artık şu anki ismimi kullansa iyi olur.", "Bunun dışında; 4 nisanda güneşimizin doğum günü olan günde...", "En son olarak, benim/bizim durumumuz iyidir. Bizi hiç merak etmeyin, çünkü dışarıda kadar çok hızlı olay ve gelişmeler oluyor ve biz hep merak ediyoruz."
13. Anılan mektup, Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının 6/5/2013 tarihli ve 2013/153 sayılı kararıyla değerlendirilmiştir. Söz konusu kararın "Alınan karar bilgileri" kısmında, karar tipi olarak "Mektubu Yok Et" yazmaktadır. Karar metni şöyledir:
"Yapılan inceleme neticesinde hükümlü Kamuran Reşit Bekir'in M.A.'ya göndermek istediği mektupta radyo kanalı aracılığı ile terör örgütüyle haberleşmeyi sağlayan ifadeler nedeniyle sakıncalı görülerek Ceza İnfaz Kurumumuz Disiplin Kurulu tarafından mektubun Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 4.'üncü maddesinin 2'nci bendinde "Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlenmesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün, yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır" gereğince Ceza İnfaz Kurumumuz Disiplin Kurulu tarafından mektubun Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 123. maddesine göre İMHA edilmesine karar verilmiş olup, kararın hükümlüye tebliğine, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karara Sincan İnfaz Hakimliğine itiraz edebileceğinin hatırlatılmasına, kararın bir örneğinin sicil müşahede dosyasına, bir örneğinin açılan özel kartona konulmasına, kararın infazı için ilgili birime yazılmasına oy birliği ile karar verildi."
14. Başvurucu Disiplin Kurulunun bu kararına karşı Sincan İnfaz Hâkimliği nezdinde şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Başvurucunun şikâyet dilekçesi özetle şu şekildedir:
"... Belçika adresinde ikamet eden M.A.'ya normal mektup göndermek istedim. Ceza Disiplin Kurulunun karar tarihi 6/5/2013 ile ... mektubu yok et-imha edilmesi kararı almıştır. Ben bu karara itiraz ediyorum. Çünkü mektubun içeriği ile ilgili cezaevi güvenliği zarar veren, suç teşkil edebilecek, Kanun ve nizamlara karşı delil ve teşvik edici söz, genel ve özel olarak aykırı ve tehlikeli bir söz veya ima yoktur. Aynı zamanda Disiplin Kurulunun hukuki bir sıfatı yoktur. Alınan karar yasaları zorlayarak ve keyfi ve şahısları hedef alarak alınmıştır. Bir de disiplin Kurulunun hepsi Kürt dilini bilmedikleri için nasıl anladılar ki mektubun içerisinde suç teşkil edecek bir durum vardır?
Ayrıyaten Mahkemeniz adı geçen mektubumu alıp, inceleyip ve içeriğiyle ilgili suç teşkil edilecek bir husus varsa bana bildirilmenizi talep ediyorum. ... "
15. Sincan İnfaz Hâkimliği, aşağıda yer alan gerekçelerle başvurucunun şikâyetini reddetmiş; şikâyet konusu metin hakkında aşağıda açıklanan hususlar çerçevesinde İnfaz Tüzüğü'nün 123. maddesine göre işlem yapılmasına ve kararın bir örneğinin gereği için Ankara 2 No.lu F tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmesine karar vermiştir. İnfaz Hâkimliğinin gerekçesi şu şekildedir:
"...Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yerleşik uygulaması, mahkûmların genel olarak özgürlük hakkı hariç Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerden yararlanmaya devam ettikleri yönündedir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8.maddesine göre: "herkes özel ve aile yaşamına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Anılan haklar ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, suçun veya düzensizliğin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla, hukuka uygun olarak yapılan ve demokratik bir toplumda gerekli bulunan müdahalelerin dışında, kamu makamları tarafından hiç bir müdahale yapılamaz."
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin birçok kararında da; ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumun asli temellerinden olduğu, toplumun ilerlemesinin ve her bireyin gelişmesinin başlıca şartlarından birini oluşturduğu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinin 2. fıkrasına tabi olmak kaydıyla bu özgürlüğün, yalnızca olumlu karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olarak algılanan ‘bilgi’ ve ‘fikirler’ için değil; şok edici, zedeleyici yahut kaygı verici bilgi ve fikirler için de geçerliği olduğu vurgulanmıştır.
Bununla birlikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre şiddete çağrı ve teşvik, kin ve nefret söylemi, hakaret ise ifade özgürlüğünün koruması altında değildir. Herhangi bir beyanın şiddete çağrı ve teşvik,kin ve nefret söylemi ve hakaret kapsamında olup olmadığı,beyanın genelinden, nerede nasıl söylendiğine, kimin tarafından söylendiğine, söylem ve eylemin pratikte bir karşılığı olup olmadığına, söylemin etkinliği açısından yakın tehlike kavramının değerlendirilmesine kadar bir dizi unsurun birlikte değerlendirilmesini gerektirmektedir.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 68/3. maddesinde de "Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgraflar hükümlüye verilmez. Hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmez" düzenlemesi yer almaktadır.
Bu ilkeler ve yasa maddesi çerçevesinde yapılan değerlendirme sonucunda;
Hükümlüye gönderilen mektubun "M.B." isimli kişiye gönderildiği, mektubun gönderen tarafından doğrudan doğruya muhatabına değil de önce Belçika'da kayıtlı bir adrese ve başka bir isme gönderildiği, sonradan da bu isim tarafından da muhatabına iletilmek üzere postaya verildiği, Hakimliğimize intikal eden birçok dosyadan da ( mesela 2013/2111, 2120, 2117 Esas sayılı dosyalar) anlaşıldığı üzere bu şekilde gönderen tarafından doğrudan muhatabına postalanmayan mektupların Belçika'da kayıtlı bir adrese ulaştırılıp o adreste görünen bir isim tarafından muhatabına iletilmek üzere postaya verildiği, bu uygulamaya göre de mektupların bir merkezde toplandıktan sonra muhataplarına iletildiği, mektuplaşmanın bu şekilde bir merkezin kontrol ve denetiminde gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Öte yandan mektubun içeriğinde de itiraz edenin "K.E arkadaş bana başka bir isimle hitap ediyor artık şu anki ismimi kullansa iyi olur" ifadesinin geçtiği de anlaşılmıştır.
Buna göre gerek mektuplaşmanın usulü gerekse içeriği gözetildiğinde 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 68/3. maddesinde belirtilen "terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olma" hali söz konusu olduğundan İdare kararının yerinde ve hukuka uygun olduğu, itirazın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle...".
16. Başvurucunun Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde yaptığı itiraz, İnfaz Hâkimliğinin kararına atıf yapılarak Mahkemenin 24/5/2013 tarihli ve E.2013/1698 Değişik İş sayılı kararıyla reddedilmiştir.
17. Başvurucu 10/6/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
18. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-19) kararında, hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan müdahalelere ilişkin mevzuata yer verilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 23/2/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu; M.A. isimli şahsın adresinde bulunan M.B.ye iletilmek üzere yazdığı mektubunun Cezaevi İdaresince gerçek dışı iddialara dayalı olarak sakıncalı bulunduğunu ve ilgili adrese gönderilmediğini, M.B. isimli şahsın M.A. ile aynı adreste kaldığını, görevi icabı M.B.nin mektubu okuması gerektiğini, iddia edildiği gibi mektubun bir merkezde toplanması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, aksi takdirde bunu bir şekilde mektupta belirtmiş olacağını, mektubun suç unsuru içermediğini ve idarenin kararına karşı şikâyet ve itiraz yollarından sonuç alamadığını belirterek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS/Sözleşme) 8. ve 10. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.
B. Değerlendirme
21. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi neticesinde başvurucunun iddialarının özü, göndermek istediği mektubun Cezaevi idaresince sakıncalı görülerek gönderilmemesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin kısıtlanması hakkındadır. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu sebeple başvurucunun bütün iddiaları haberleşme hürriyeti kapsamında değerlendirilmiştir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de haberleşme alanında ifade özgürlüğünün Sözleşme'nin 8. maddesi ile güvence altına alındığını hatırlatmaktadır (Silver ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 5947/72…, 25/3/1983, § 107; Fazıl Ahmet Tamer/Türkiye, B. No: 6289/02, 5/12/2006, § 33).
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
22. Başvurucunun, M.A. isimli şahsa göndermek istediği mektubunun sakıncalı olduğuna karar verilmesi nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetleri açıkça dayanaktan yoksun değildir. Ayrıca başka bir kabul edilemezlik nedeni de bulunmadığından başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Başvurucu ve Bakanlık Görüşleri
23. Başvurucu, gönderilmek istenen mektupların usulsüz ve keyfî bir şekilde gönderilmediğini, şikâyet ve itiraz yollarından da sonuç alamadığını belirterek tazminat talebinde bulunmuştur.
24. Bakanlık görüşünde, AİHM içtihatları hatırlatılarak başvurucunun iddialarının bu kararlar doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiği bildirilmiştir.
25. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı cevabında başvuru dilekçesindeki ifadelerini yinelemiş; yazılan mektuplarda sakıncalı bir ibare olmadığını belirtmiştir.

b. Genel İlkeler
26. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (§§ 28-34) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir.
c. İlkelerin Olaya Uygulanması
i. Müdahalenin Varlığı
27. Somut olayda Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu kararıyla başvurucunun göndermek istediği mektupların sakıncalı olduğuna karar verilmiştir. Dolayısıyla anılan işlem ile kamu makamları tarafından başvurucunun haberleşme özgürlüğüne bir müdahalede bulunulmuştur.
ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
28. Yukarıda anılan müdahale; Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın; Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen öze dokunmama, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilmiş olma, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyet’in gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Ahmet Temiz, § 36).
Kanunilik
29. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (§§ 37-46) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan müdahalelerin "kanunilik" ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır. Somut olayda bu sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
Meşru Amaç
30. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (§§ 47-50) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan müdahalelerde "meşru amaç" ilkesine ilişkin genel ilkelere yer verilmiştir.
31. : 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasında “Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgrafların” hükümlüye verilmeyeceği, hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmeyeceği düzenlenmiştir. Burada belirtilen sebeplerin, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında sayılmış olan kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi genel amacı çerçevesinde cezaevinde güvenliğin ve disiplinin sağlanmasını hedeflediği söylenebilir.
32. Somut olayda Disiplin Kurulu Başkanlığınca başvurucunun göndermek istediği mektubun sakıncalı bulunarak reddedilme sebebi, hükümlünün gönderdiği mektup içerisinde terör örgütüyle haberleşmeyi sağlayan ifadelerin bulunması gösterilmiştir.
33. Bu kapsamda başvurucunun mektuplarının, cezaevi disiplin kurulunca denetlenmesi suretiyle haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahalenin; kamu düzeni ile cezaevlerinde asayiş ve güvenliğin sağlanması amaçlarını taşıdığı, bunun da Anayasa'nın haberleşme özgürlüğüne ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır.

Demokratik Toplum Düzeninde Gerekli Olma ve Ölçülülük
34. Başvurucu mektup içeriğinde suç teşkil edecek bir ifade bulunmadığını, mektubun muhatabının M.B. olduğunu, M.A.nın sürekli olarak belirtilen adreste bulunması nedeniyle zarfın üzerine onun isminin ve adresinin yazıldığını, aksi takdirde mektubun geri gelme ihtimalinin olduğunu, M.B.nin görevi icabı maktubu okuduğunu belirterek söz konusu müdahalenin Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
35. Bakanlık görüşünde; AİHM kararlarında, ceza infaz kurumlarında bulunan kişilerin yazışmalarının belirli ölçüde kontrolünün başlı başına Sözleşme’nin ihlaline sebebiyet vermeyeceği, keza ceza infaz kurumunun olağan ve makul gereksinimleri dikkate alınarak 5275 sayılı Kanununun 123/3. maddesine göre bir değerlendirmede bulunulmasının gerekli olduğunun vurgulandığı belirtmiştir.
36. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz kararında (bkz. §§ 58-68) hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara cezaevi idareleri tarafından yapılan müdahalelerde demokratik toplum düzeninde gereklilik ve ölçülülük ilkesi yönünden genel ilkelere yer verilmiştir.
37. Somut olayda mektubun içeriğinden muhatabın, başvurucunun bir arkadaşı olduğu anlaşılmaktadır. Zarfın üzerinde yer alan adreste ise muhataptan farklı bir kişinin ismi belirtilmektedir. Başvurucu bu durumu muhatabın sürekli aynı adreste bulunmaması ile açıklamaktadır. Ayrıca başvurucu, görevi icabı M.B.nin mektubunu okuması gerektiğini belirtmektedir.
38. Başvurucu, muhatabın görevinin ne olduğunu gerek şikâyet dilekçesinde gerekse bireysel başvuru dilekçesinde belirtmemektedir. Ayrıca bu mektubu neden M.B.nin okuması gerektiği de anlaşılamamaktadır. Bununla beraber mektubun yabancı ülkede yayın yapan bir radyoya ulaştırılmak istendiği mektubun içeriğinden ve Disiplin Kurulu kararından anlaşılabilir. Nitekim başvurucu, İnfaz Hâkimliğine başvururken bu hususa itiraz etmemiştir.
39. Disiplin Kurulu kararı verilirken başvurucu hakkında hükmedilen hapis cezasının amacından yola çıkılmış, radyo kanalı aracılığı ile terör örgütüyle haberleşmeyi sağlayan ifadelerin bulunmasından dolayı mektubun imha edilmesine karar verilmiştir.
40. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumunun kararına karşı şikâyet yoluna başvururken müdahalenin kanuniliğinden şikâyet etmekte, mektubun Türkçe dışındaki bir dil ile yazılmasından bahisle suç teşkil edecek durumun nasıl anlaşıldığını merak etmekte ve suç teşkil eden ifadelerin kendisine bildirilmesini istemektedir.
41. İnfaz Hâkimliği, mektup gönderilirken muhatabın sürekli olarak aynı adreste bulunmamasından değil mektupların bir merkezde toplanmak ve kontrolden geçirilmek istenmesinden hareket etmiştir. Bunun yanında, başvurucu tarafından gönderilmek istenen diğer mektupların Hâkimlik tarafından incelenmesinde olduğu gibi söz konusu mektubun zarfın üzerinde yazılan adrese bilinçli bir tercih olarak gönderilmek istendiğini düşünmektedir. Ayrıca başvurucu, bu mektup aracılığıyla K.E. isimli kişinin kendisine başka bir isimle hitap ettiğini belirterek muhataptan şu anki isminin kullanılmasını istemektedir. Mektup içeriğinde yer alan ve İnfaz Hâkimliği kararında belirtilen bu ifadeden, başvurucunun kimliğinin kamuoyu tarafından gizlendiğine işaret edilmektedir. Bu kapsamda, İnfaz Hâkimliği, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olma hâli söz konusu olduğu gerekçesiyle mektubun imha edilmesi yerine İnfaz Tüzüğü'nün 123. maddesine göre işlem yapılmasına ve kararın bir örneğinin gereği için Ankara 2 No.lu F tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmesine karar vermiştir.
42. Başvurucu, mahkeme kararında açıklanan bu konulara ilişkin olarak bir açıklama yapmadan, soyut olarak mektubun içeriğinde suç teşkil edebilecek bir hususun olmadığını ileri sürmektedir. Hâlbuki mahkeme kararının gerekçesi, terör örgütü mensuplarının haberleşmesini engellemek amacına dayanmaktadır.
43. Mektubun içeriğinde yer alan "Bunun dışında; 4 nisanda güneşimizin doğum günü olan günde..." ifadesinden eski bir terör örgütü yöneticisinin övüldüğü, "En son olarak, benim/bizim durumumuz iyidir. Bizi hiç merak etmeyin, çünkü dışarıda kadar çok hızlı olay ve gelişmeler oluyor ve biz hep merak ediyoruz." gibi ifadelerden başvurucunun kendisinin ve başvurucunun da içinde bulunduğu bir topluluktan bahsettiği ve "biz" kavramına vurgu yaptığı anlaşılmaktadır.
44. Buna göre somut olayda İnfaz Hâkimliği kararında yer alan gerekçelerin başvuru konusu mektubun alıkonulması için ilgili ve yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, İnfaz Hâkimliğinin hüküm kısmında yer alan kararından anlaşıldığına göre Cezaevi İdaresinden İnfaz Tüzüğü'nün 123. maddesine göre işlem yapılmasını istediği yani kararın imha edilmemesi gerektiğini ve bu kapsamda Disiplin Kurulu kararının yerinde olduğu belirtilmektedir (bkz. § 15).
45. Buna göre başvurucunun; haberleşme özgürlüğüne yönelik kısıtlamanın, Anayasa’nın 22. maddesi anlamında demokratik toplumda kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için gerekli olan demokratik toplum düzenin gereklerine aykırı olduğu düşünülemez.
46. Açıklanan nedenlerle söz konusu mektup yönünden getirilen kısıtlamanın bir ihlal içermediği anlaşılmıştır. Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Geçici olarak muaf tutulan 198,35 TL harçtan ibaret yargılama giderinin başvurucudan TAHSİLİNE,
D. Kararın bir örneğinin bilgi için Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
23/2/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.


Başkan Üye Üye
Burhan ÜSTÜN Hicabi DURSUN Hasan Tahsin GÖKCAN




Üye Üye
Kadir ÖZKAYA Rıdvan GÜLEÇ

  Avukat   -   AYM Kararları
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için