Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Mohamed Khaled Alswadane Başvurusu (Başvuru Numarası: 2016/1508)
0

Mohamed Khaled Alswadane Başvurusu (Başvuru Numarası: 2016/1508)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MOHAMED KHALED ALSWADANE BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/1508)
Karar Tarihi: 20/4/2020

İKİNCİ BÖLÜM
KARAR

Başkan : Kadir ÖZKAYA
Üyeler : Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Raportör : Yusuf Enes KAYA
Başvurucu : Mohamed Khaled ALSWADANE
Vekili : Av. Uğur YILDIRIM

I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; ülkeye girişine izin verilmeyen yabancıyı kabul edilemez yolcu salonunda tutmanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, tutulma koşulları nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/1/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına ve başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Suriye Arap Cumhuriyeti (Suriye) vatandaşı olan başvurucu 1990 doğumludur.
9. Ürdün'den sınır dışı edilen ve sığınma amacıyla İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'na gelen fakat ibraz ettiği pasaportun sahte olduğu anlaşılan başvurucunun ülkeye girişine izin verilmemiştir. Bunun üzerine başvurucu, havalimanında bulunan kabul edilemez yolcu salonunda tutulmaya başlanmıştır.
10. Başvurucu, havalimanındayken 13/11/2015 tarihinde uluslararası koruma başvurusunda (iltica) bulunmuştur.
11. Göç İdaresi 17/11/2015 tarihinde başvurucunun uluslararası koruma talebini gereken kriterleri taşımadığı gerekçesiyle reddetmiş ve söz konusu karar başvurucuya 20/11/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu söz konusu kararın iptali amacıyla İstanbul İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Başvurucu, bireysel başvuru tarihi itibarıyla davanın derdest olduğunu bildirmiştir.
13. Başvurucu, ülke içine alınmadığını ve havalimanında kabul edilemez yolcu salonunda fiilî bir idari gözetim altında tutulduğunu belirterek 25/12/2015 tarihinde İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği nezdinde itiraz etmiştir. Başvurucu; itiraz dilekçesinde, Suriye'de yaşanan iç savaş ve kaos ortamından kaçarak insani nedenlerle ülkeye giriş yapmak istediğini, uluslararası koruma başvurusu sahibi olduğunu ve bu konuda açtığı davanın bir buçuk yıllık sürede sonuçlandırılabildiğini, statüsü icabı bu süre boyunca geri gönderilmesinin kanun gereğince mümkün olmadığını, havalimanında kötü koşullar altında tutulduğunu, fiilî idari gözetimin sona erdirilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
14. İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği 31/12/2015 tarihli kararıyla başvurucunun itirazını reddetmiştir.
"İtiraz edenin Suriye uyruklu olduğu, sahte pasaport nedeniyle Sabiha Gökçen Havalimanında kabul edilemez yolcu kapsamında alınıp transit alanda bekletildiği, idari gözetim kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla itirazın reddine karar verilmiştir."
15. Başvurucu 25/1/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
16. Başvurucunun havalimanından ne zaman serbest bırakıldığı tespit edilememiştir. Ancak Göç İdaresinin sunduğu belgelerden, başvurucunun daha sonra yaptığı uluslararası koruma başvurusunun Aksaray Valiliğince 27/10/2016 tarihinde geri çekilmesine karar verildiği ve başvurucuya resmî makamlara bildirilen adreste bulunamayanlar hakkında uygulanan V-71 tahdit kodunun uygulandığı tespit edilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
17. 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ilgili maddeleri B.T. ([GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§ 19-21) kararında açıklanmıştır.
B. Uluslararası Hukuk
18. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddeleri, tutulma koşullarından dolayı kötü muamele yasağı, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin uygulaması B.T. (aynı kararda bkz. §§ 23-38) kararında açıklanmıştır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 20/4/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
20. Başvurucu; kabul edilemez yolcu salonunda yaklaşık üç aydır tutulduğunu, tutulduğu yerin kalabalık olduğunu, bu yerde banyo yapma imkânının bulunmadığını, ışığın sürekli açık olması nedeniyle uyku problemi yaşadığını, dış dünya ile iletişim kuramadığını, avukatla görüşme ve sağlık hizmeti gibi herhangi bir imkân sunulmadığını belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Anayasa Mahkemesi birçok kararında idari gözetim altında tutulan yabancıların tutulma koşullarını kötü muamele yasağı kapsamında incelemiştir (Rıda Boudraa, B. No: 2013/9673 , 21/1/2015; K.A. [GK], B. No: 2014/13044, 11/11/2015; F.A. ve M.A., B. No: 2013/655, 20/1/2016; A.V. ve diğerleri, B. No: 2013/1649, 20/1/2016; F.K. ve diğerleri, B. No: 2013/8735, 17/2/2016; T.T., B. No: 2013/8810, 18/2/2016; A.S., B. No: 2014/2841, 9/6/2016; I.S. ve diğerleri, B. No: 2014/15824, 22/9/2016). Yurda girişine izin verilmeyip havalimanının kabul edilemez yolcu salonunda tutulan başvurucunun tutulma koşullarına ilişkin iddialarının da bu kapsamda incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
23. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
24. Anayasa Mahkemesi K.A. (aynı kararda bkz. §§ 80, 81) kararında olumsuz tutulma koşulları nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkin etkili idari ve yargısal bir başvuru yolunun bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi bu kanaate varırken tutulma koşulları nedeniyle çekilen ızdırap için tazminata hükmedildiğini gösteren herhangi bir adli veya idari yargı kararının bulunmadığı hususunu gözönünde bulundurmuştur.
25. Ancak Anayasa Mahkemesi,B.T. başvurusunda bu içtihadını gözden geçirerekbaşvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle başvuruyu kabul edilemez bulmuş; içtihat değişikliğine gerekçe olarak da idari gözetim altında tutulma yerlerinin yönetim, denetim ve işletilmesinin İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen bir kamu hizmeti olduğunu, Anayasa'nın 125. ve 2577 sayılı Kanun'un 2. maddelerine göre idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakkı doğrudan muhtel olanlarca idari yargıda tam yargı davası açılabileceğini, teorik düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun sırf -bilgi eksikliği nedeniyle- fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde yorumlanamayacağını, yabancının salıverilmesi hâlinde etkili hukuk mekanizmasının tam yargı davası olduğunu göstermiştir (B.T., §§ 45-58).
26. Başvuruya konu somut olayda bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır. Kabul edilemez yolcu salonunda tutulup daha sonra buradan çıkarılan başvurucunun tutulduğu yerin koşullarına dair iddialarını tam yargı davasında dile getirip tazminat talep edebilmesi mümkündür. Dolayısıyla somut olayda başvurucunun idari yargıda tam yargı davası yolunu tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
28. Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle eldeki başvuru yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari davanın süresine ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması zorunluluğu hasıl olmuştur.
29. Öncelikle vurgulanmalıdır ki idari yargı yerlerinde açılacak davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari davaların süresinde açılıp açılmadığını değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir. Öte yandan inceleme konusu başvuruda olduğu gibi B.T. kararındaki içtihat değişikliğinin Resmî Gazete'de yayımlandığı 16/2/2018 tarihinden önce tam yargı davası yolu tüketilmeden doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılan müracaatların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunmasını müteakiben açılacak davalarda dava açma süresinin derece mahkemelerince bu kişilerin mahkemeye erişim hakkının ihlaline neden olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiğine de işaret edilmelidir (B.T., § 59).
B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
30. Başvurucu; bireysel idari gözetim kararı olmadan kabul edilemez yolcu salonunda tutulduğunu, mültecilerin uluslararası koruma talebinde bulunduktan sonra havalimanında bekletilebileceğine ilişkin bir hukuk kuralı olmadığını, burada tutulan kişilerin hakları ve yükümlülüklerine ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, söz konusu işlemlerin resmî olarak yayımlanmamış emir ve yönetmeliklerle yapıldığını, idari gözetimde bir süre sınırlaması olmasına rağmen havalimanında tutuma uygulamasında bir süre sınırı olmadığını, dolayısıyla tutulmasının hukuki bir dayanağının bulunmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca fiilî idari gözetim kararına yaptığı itirazın Hâkimlik tarafından beş gün içinde karara bağlanmadığını, tutma işlemine karşı yaptığı itirazı inceleyen Sulh Ceza Mahkemesinin itiraz ve savunmalarını gereği gibi incelemediğini, gerekçesiz bir şekilde karar verdiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu, idari gözetim kararına karşı sulh ceza hâkimliğine başvuru hakkı getirilmiş ise de bu itiraz imkânının sınır dışı edilmek üzere geri gönderme merkezine alınan kişiler için geçerli olduğunu, kendi fiilî durumunu sonlandıracak pratikte etkili bir müessesenin mevcut olmadığını, sulh ceza hâkimliklerinin itirazları esaslı bir şekilde incelemeden karar verdiğini, sulh ceza hâkimliğince verilen kararlara karşı bir itiraz yolunun bulunmadığını belirterek etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin özünün kabul edilemez yolcu salonunda tutulmanın hukuka aykırılığına ilişkin olduğu değerlendirilmiş ve şikâyetlerin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
32. Başvurucunun tutulmakta olduğu kabul edilemez yolcu salonundan belirlenemeyen bir tarihte çıkışının sağlandığı anlaşılmaktadır (bkz. § 16). Dolayısıyla somut olayda ihlal sonucuna varılsa bile başvurucunun kabul edilemez yolcu salonundan çıkarılmış olması nedeniyle bu sonucun başvurucunun mevcut durumuna bir etkisinin olması mümkün görünmemektedir. Zira bu durumda bireysel başvuru kapsamında verilecek bir ihlal kararı ancak başvurucu lehine tazminata hükmedilmesi sonucunu doğurabilecektir. Bu durumda tutulmanın hukuki olmaması nedeniyle başvurucunun tazminat elde edebileceği ve bireysel başvurudan önce tüketebileceği bir başvuru yolunun bulunup bulunmadığı önem taşımaktadır.
33. Anayasa Mahkemesinin B.T. kararında; hiçbir idari işlem ve eyleme dayanılmadan, hukuka aykırı biçimde tutulan yabancılar yönünden tam yargı davasının etkili hukuk mekanizması olduğu belirtilmiştir. Anılan kararda, 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinin idari işlem veya eylem türleri yönünden herhangi bir ayrım yapılmadığından idari fonksiyona giren her türlü işlem veya eylem sebebiyle oluşan zararın tazmininin bu kurala dayanılarak idari yargıda açılacak tam yargı davasıyla istenebilmesi için yeterli bir yasal zemin oluşturduğu vurgulanmıştır (B.T., §§ 52, 54, 74).
34. Bu durumda 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesi dikkate alındığında somut olayda başvurucunun maddi ve manevi zararlarının karşılanması bakımından başarı şansı sunma, yeterli giderim sağlama kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen tam yargı davası yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır (U.U., B. No: 2014/2114,19/12/2017, § 37).
35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
36. Başvurucunun bu karardan sonra idari yargıda açacağı dava süresi hususunda kötü muamele yasağının incelendiği kısımda yapılan açıklamaların (bkz. § 29) burada da geçerli olduğu ifade edilmelidir.
37. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönünden başvuru yollarının tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik kararı verildiğinden anılan yasakla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiası bu aşamada incelenmemiştir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyete neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 20/4/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

  Avukat   -   AYM Kararları
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için