Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Nüfuz Ticareti Suçu ve Cezası, Türk Ceza Kanunu Madde 255:
0

Nüfuz Ticareti Suçu ve Cezası, Türk Ceza Kanunu Madde 255:

Kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle, haksız bir işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya bir başkasına menfaat temin eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Kişinin kamu görevlisi olması halinde, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılır. İşinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle menfaat sağlayan kişi ise, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Menfaat temini konusunda anlaşmaya varılması halinde dahi, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur. Birinci fıkrada belirtilen amaç doğrultusunda menfaat talebinde bulunulması ve fakat bunun kabul edilmemesi ya da menfaat teklif veya vaadinde bulunulması ve fakat bunun kabul edilmemesi hallerinde, birinci fıkra hükmüne göre verilecek ceza yarı oranında indirilir. Nüfuz ticareti suçuna aracılık eden kişi, müşterek fail olarak, birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır. Nüfuz ticareti ilişkisinde dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü gerçek kişi veya tüzel kişinin menfaati kabul eden yetkilileri, müşterek fail olarak, birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır. İşin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunmanın müstakil bir suç oluşturduğu hallerde kişiler ayrıca bu suç nedeniyle cezalandırılır. Bu madde hükümleri, 252 nci maddenin dokuzuncu fıkrasında sayılan kişiler üzerinde nüfuz ticareti yapılması halinde de uygulanır. Bu kişiler hakkında, Türkiye’de bulunmaları halinde, vatandaş veya yabancı olduklarına bakılmaksızın, resen soruşturma ve kovuşturma yapılır.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2019/7791 E. , 2019/10553 K.
“….
Nüfuz ticareti suçundan sanıklar ..., ... ve ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 255/1-3, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezaları ile cezalandırılmalarına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair Adana 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/12/2016 tarihli ve 2016/313 Esas, 2016/892 sayılı Kararının;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/04/2018 tarihli ve 2014/15-487 Esas, 2018/151 sayılı Kararında belirtildiği üzere, temyiz ve istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ülke sathında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceği nazara alınarak yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, Adana 23. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, aynı eylemler nedeniyle anılan sanıklarla birlikte diğer sanıklar ... ve...'un da nüfuz ticareti suçundan cezalandırılmasına karar verildiği ve diğer sanıklar müdafin karara karşı istinaf yoluna başvurması üzerine yeniden yapılan yargılama sonunda, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesinin 15/03/2017 tarihli ve 2017/107 Esas, 2017/329 sayılı Kararı ile suçun yasal unsurları oluşmadığından bahisle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve sanıkların beraatlerine hükmedildiği anlaşıldığından; istinaf kararında belirtildiği üzere nüfuz ticareti suçunun somut olayda yasal unsurlarının oluşmadığı ve bu nedenle sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 18/09/2019 gün ve 94660652-105-01-6592-2019-Kyb sayılı Kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay C.Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte gönderilmekle gereği düşünüldü:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29/06/2010 tarihli ve 2010/70 Esas, 2010/159 sayılı Kararında da belirtildiği üzere; ...Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının itiraz yasa yoluna tabi bulunması nedeniyle, gerek itiraz edilerek gerekse itiraz edilmeksizin kesinleşmesi halinde, olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceğinde kuşku bulunmamaktadır. Ancak kanun yararına bozma yasa yolunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 5-14. fıkralarındaki koşullar kapsamında denetlenerek, somut olayda hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının bulunup bulunmadığı, ceza miktarı, daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkumiyet, zararın giderilip giderilmediği, suçun İnkılap Yasasında belirtilen suçlardan bulunup bulunmadığı, Askeri Ceza Yasası ile 15 yaşından büyükler açısından 3713 sayılı Yasa kapsamındaki suçlardan olup olmadığı ve denetim süresinin doğru tayin edilip edilmediği gibi hususlara ilişkin hukuka aykırılıklar nedeniyle bozulabilecektir. Burada unutulmaması gereken husus, bu yasa yolunda denetlenenin hüküm olmayıp hükmün üzerine inşa edilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı olduğudur.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının dayanağını oluşturan mahkumiyet hükmü ise; hükmün açıklanması, düşme kararının verilmesi veya yeni bir mahkumiyet hükmünün tesisinden sonra temyiz incelemesine konu olabilecek ve ancak bu aşamadan sonra temyiz yasa yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde, koşulları bulunduğu takdirde kanun yararına bozma yasa yolu ile denetlenebilecektir.
Görüldüğü gibi hükmün içeriğindeki hukuka aykırılıklar ancak hükmün hukuken varlık kazanması halinde olağan ve olağanüstü yasa yolları denetimine konu olabileceğinden, henüz hukuken varlık kazanmayan bir hükmün ne olağan ne de olağanüstü yasa yolu denetimine konu edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verildiği ahvalde hükmün içeriğine dahil bulunan hukuka aykırılıkların, kanun yararına bozma yoluyla denetlenmesi olanağı bulunmamaktadır. Yasa koyucu, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının üzerine inşa edildiği mahkumiyet hükmünün olağan yasa yolu olan temyizen incelenmesini dahi yasaklamışken, henüz doğmamış bu hükümdeki hukuka aykırılıkların olağan denetim süreci sonlanmadan, olağanüstü bir yol olan kanun yararına bozmayla denetlenebileceğini kabul etmek yasa yollarında hakim olan temel ilkelere açıkça aykırılık oluşturacağı gibi temyiz ve kanun yararına bozma yasa yollarının gerek başvuru koşulları gerekse sonuçlarındaki farklılıklar ile kanun yararına bozma kurumunun konuluş amacı nazara alındığında ileride telafisi mümkün olmayan sorunlara da yol açabileceği aşikar olup, bu itibarla, açıklanması geri bırakılan hükmün içeriğine ilişkin olan hukuka aykırılıkların, kanun yararına bozma yasa yoluyla denetlenme olanağı bulunmadığının anlaşılması karşısında, Adana 23. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14/12/2016 tarihli ve 2016/313 Esas, 2016/892 sayılı Kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİNE 11/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”

  Avukat   -   Makaleler
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için