Sokağa çıkma yasağı döneminde polisle vatandaş arasında çıkan arbedede idarenin sorumluluğu var mıdır?

Burada kişisel kusur hizmet kusuru ayrımına girilebilir. Kişinin yürüttüğü kamu görevinden ayrılabilir kusuru mevcutsa kişisel kusurdan bahsedilebilir. Üstün kamu gücü kullanan kişinin memur olması gerekmediği ve ancak bu yetki kullanılırken böyle bir kusurun meydana gelmesi aranmaktadır. Yani, görev vesilesiyle değil, görev nedeniyle zarar meydana gelmelidir. Örneğin bir polis, bir eylem sırasında, daha önce kavgalı olduğu bir kişiyi görüp, elindeki copu kullanarak onu döverse bu durum görev sorumluluğuna girmez. Hizmet kusuru, herhangi bir kamu görevlisine izafe edilsin veya edilmesin ondan bağımsız olarak nesnel, asli ve objektif bir şekilde bizzat idari bir faaliyetin yürütülmesindeki aksaklık veya bozukluğu ifade eder. Hizmet kusurunun gerçekleşmesi için, idari faaliyetin yürütülmesinde kamu görevlisinin kusurunun bulunup bulunmaması önemli değildir. Önemli olan, idari faaliyetin yürütülmesindeki bir aksaklık veya bozukluktan dolayı kişilerin zarar görmüş olmalarıdır. İdare hukukunda idarenin mali sorumluluğu, esas olarak bu anlamda hizmet kusuru kavramı çerçevesinde değerlendirilmektedir.

Kişisel kusur halinde kamu görevlileri doğrudan doğruya sorumlu tutulabilir. Bu durumda adli yargı mercileri görevli olacaktır. Hizmet kusuru varlığı halinde ise idare sorumlu olacaktır.

Yukarıdaki örnekte polis memurları görevini yerine getirirken kişisel bir husumet, saik gütmeden güç kullanımında orantısız davranmış ise bu durumda idare mahkemelerinde idare aleyhine dava açılmalıdır.