Bu sitenin tüm hakları Andis Hukuk'a aittir.

Andis Hukuk & Danışmanlık İstanbul Ofisi (0212) 571 19 31
https://g.co/kgs/9FKrPBN
https://andishukuk.com/
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/11074 E. , 2019/1755 K.
0

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/11074 E. , 2019/1755 K.

14. Hukuk Dairesi 2016/11074 E. , 2019/1755 K.

"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.08.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında düzeltim talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı dava dilekçesinde, ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, ..., ... Karşısı Mevkiinde 6831 sayılı Orman Kanunu 2/B maddesi uyarınca orman dışına çıkarılan 164 ada 21 parsel sayılı taşınmazın zilyetliğini 18.01.2010 tarihinde devraldığını, Milli Emlak Müdürlüğüne ödemelerde bulunduğunu, taşınmazın daha sonra “mera” şerhi verildiğini ileri sürerek, davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptaliyle adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 17.12.2015 tarihli oturumda, davacının dava dilekçesinde tapu kaydının iptalinden söz etmiş ise de bu hususu sehven bildirdiğini, taleplerinin dava konusu taşınmazdaki mera şerhinin iptaliyle taşınmazın davacının zilyetliğinde olduğunun tapunun beyanlar hanesine şerh düşürülmesi olduğunu beyan etmiştir.
Davalı Hazine vekili, ... Kadastro Müdürlüğünce 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu 164 ada, 21 parsel sayılı taşınmazın askı ilam cetvelinin beyanlar hanesinde gösterilen mera şerhinin tespitine ilişkin işlemlerin mevzuata uygun olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu 164 ada 21 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağında ve tapu kaydında: Malikinin ... olduğu, 731,91.m2 miktarlı taşınmazın zeytinlik niteliği taşıdığı; beyanlar hanesinde, “İşbu parsel 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince ... adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır. Taşınmazın tamamı birinci derece arkeolojik sit alanı içerisinde kalmaktadır. Mera Komisyonunun 22.02.2010 tarihli ve 343-712 sayılı yazılarına göre mera olarak tahsis yapılmıştır. Parsel 2008 yılından beri ... oğlu ... tarafından kullanılmaktadır.” şerhlerine yer verildiği görülmüştür.
6831 sayılı Orman Kanununun 9. maddesinde; ilan işleri tamamlanan belde, mahalle ve köylerde kadastrosu yapılacak ormanların sınırlarının komisyonlarca, arazi üzerinde belirlenerek tutanakla tevsik edileceği, belirlenen sınır noktaları ölçülerek haritalama işlemlerinin yapılacağı; tutanak düzenlenirken kapsamında, sınırlandırılan ormanların işletme şeklinin, ihtiva ettikleri ağaç türlerinin, mülkiyet ve diğer ayni hakların, sınırda bulunan taşınmaz malların cinsinin, maliklerinin ve işgal edenlerin ad ve soyadının, gösterilen veya verilen belgelerin tarih, numara ve nitelikleri ile ilgililer tarafından yapılan itirazların gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Davacı, her ne kadar taşınmazın zilyetliği altında bulunduğu konusunda tapu kaydına şerh verilmesini talep etmiş ise de, kadastro tutanağında ve tapu kaydının beyanlar hanesinde zilyet olduğunun yazılı bulunduğu, bu talebi yönünden dava açmakta hukuki bir yararının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu taşınmazın, beyanlar hanesindeki mera tahsisine ilişkin şerhin kaldırılması talebiyle ilgili olarak, dava açma hak ve yetkisi taşınmazın maliki Hazine’ye aittir. Orman Kanununun 9. maddesi uyarınca, sadece kullanıcı olduğu tespit edilen, taşınmaza malik olmayan davacının böyle bir hakkı ve yetkisi bulunmadığından, bu taleple ilgili olarak aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerekirken, davanın kabulü yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.02.2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

K A R Ş I O Y

Davacı dava dilekçesinde, 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi uyarınca orman dışına çıkarılan 164 ada 21 parsel sayılı taşınmazın zilyedi olduğunu, taşınmazın Hazine adına tescil edildiğini, tapu kaydının beyanlar hanesine mera şerhi verildiğini ileri sürerek tapunun iptaliyle adına tescilini istemiş; daha sonra 17.12.2015 tarihli oturumda davacı vekili, tapu iptal tescil talebi bulunmadığını, mera şerhinin iptaliyle taşınmaza davacının zilyet olduğu şerhinin yazılmasını talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hükmü davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece mahallinde orman yüksek mühendisi, ziraat mühendisi ve kadastro teknikeri bilirkişiler marifetiyle 20.11.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda; orman yüksek mühendisi bilirkişi; ..., ..., ... Köyünde 6831 sayılı Orman Yasasının 2/B maddesi ile orman sınırları dışına çıkarılan yerlerde kadastro çalışmalarının 2010 yılında yapıldığı, 731.91 m2 büyüklüğündeki dava konusu 164 ada, 21 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tespit ve 06.07.2010 tarihinde tapuya kaydedildiği belirtilmiş; tapu kaydının beyanlar hanesine “parselin 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince ... adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, Mera Komisyonunun 22.01.2010 tarih, 343-712 sayılı yazılarına göre mera olarak tahsisinin yapıldığı, taşınmazın tamamının 1. derece arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığı ve 2008 yılından beri ... oğlu ... tarafından kullanıldığı” şerhlerinin yazıldığı vurgulanmıştır.
Aynı raporda, ... Köyünün ilk orman kadastrosunun 1966 yılında yapıldığı; 1981 yılında Orman Yasasının 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulama çalışmaları yapıldığı, 07.01.1983 tarihinde ilan edilerek kesinleştiği, daha sonra Orman Yasasının 3302 sayılı Yasa ile değişik 2/B çalışmalarının 14.06.1994 tarihinde ilan edilerek kesinleştiği; dava konusu taşınmazın tamamının 2/B parseli içinde ... adına orman dışına çıkarılan yerde kaldığı tespit edilmiştir.
Fen bilirkişisi ise dava konusu taşınmazın tarla ve zeytinlik vasfıyla orman dışına çıkarıldığı, ... Valiliği İl Tarım Müdürlüğünce 22.01.2010 tarih, 343-712 sayılı yazı ekinde gönderilen harita ve zabıtlarına göre teknik ekipçe mera olarak tespit edildiği, kadastroya tabi tutulan bu parselin kadastro tutanağının beyanlar hanesine mera olarak tahsis edildiğinin yazıldığı, ...’ın zilyet olduğu, 731.91 m2 yüzölçümü ve zeytinlik vasfıyla ... adına sınırlandırıldığını bildirmiştir.
Ziraat Mühendisi bilirkişi taşınmazın konumu, toprak yapısı, bitki örtüsü, zirai özellikleri, imar-ihya durumu, hali hazır fiili kullanımı, etrafının zeytinlik olması itibariyle zeytinlik olarak kullanılan (25,30 yaşlarında zeytin ağaçları bulunan) kadim ziraat arazisi olduğunu açıklamıştır.
İddia, savunma, keşifte dinlenen tanık ve yerel bilirkişi beyanları, orman mühendisi, ziraat mühendisi ve kadastro teknikeri tarafından hazırlanan 30.11.2015 tarihli bilirkişi raporuna göre, dava konusu 764 ada 21 parsel sayılı taşınmazın 6831 sayılı Orman Yasasının 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman dışına çıkarıldığı, zeytinlik olarak kullanılan kadim ziraat arazisi vasfında olduğu tespit edilmiştir.
... Valiliği İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 16.10.2015 tarihli yazısında mera olarak tespit edilen alanların sınırlarının kesinleştirilmesi için İl Müdürlüğünce aplikasyonlar yaptırıldığı, aplikasyon sonuçlarına göre tespit tahdit askısına çıkarılmadan önce konunun mahkemeye taşındığı, tahsis kararı için mahkeme sonucunun beklendiği bildirilmiştir.
Bu durumda, mera tahsis komisyonunca gerçekleştirilen kesinleşmiş bir tahsis işleminden söz edilemeyeceği açıktır.
Dava konusu 731,91 m2 miktarındaki 764 ada 21 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında ... adına, zeytinlik niteliğiyle kayıtlı olduğu; beyanlar hanesinde “mera komisyonun 21.02.2010 tarih, 343-712 sayılı yazılarına göre mera olarak tahsis yapılmıştır.”, “parsel 2008 yılından beri ... oğlu ... tarafından kullanılmaktadır.”, “işbu parsel 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince ... adına orman dışına çıkarılmıştır.”, “taşınmazın tamamı 1. derece arkeolojik sit alanı içerisinde kalmaktadır.”, “3. derece sit alanında kalmaktadır.” şerhleri bulunmaktadır.
Toplanan delillerle taşınmazın zeytinlik niteliğinde olduğu, kadastro tutanağından davacı ...’ın zilyetliğinde olduğu, tapu kaydının beyanlar hanesinde de adı geçenin zilyetliğinde olduğunun yazıldığı, taşınmaz kadimden beri mera olarak kullanılmadığı gibi, mera olarak tahsis edildiğine ilişkin usulen alınmış ve kesinleşmiş bir karar da bulunmadığı davacının mülkiyet iddiasının bulunmadığı, mera şerhinin davacının kullanımını engelleyeceği, dava açmakta hukuki yararının bulunduğu sonuç ve kanısına varıldığından, mahkemece taşınmazın niteliği belirlenerek mera şerhinin iptaline yönelik olarak oluşturulan hüküm yerindedir. Öte yandan tapu kaydının beyanlar hanesinde taşınmazın davacı ...’ın zilyetliğinde olduğu yazılı olduğundan bu hususta yeniden hüküm kurulması gerekmez. Bu nedenle zilyetlik şerhinin yeniden yazılmasına karar verilmesi sonuca etkili olmadığından, bozma nedeni yapılmaksızın kararın onanması düşüncesinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılamıyoruz.

  Avukat   -   Yargıtay Kararları
0 0
0 yanıt   -  

Avukatlara soru sormak için